Mart 28, 2024

Kızıl Çin’in kabusu, Altay kartalı Osman Batur

“Bugün silahımızı alanlar yarın canımızı alır”

Yıl 1940, Çin zulmü iyice artmış durumdaydı. Bunu protesto eden Türkler “isyancı” bahanesiyle tutuklandı. Çin resmi makamları Türklerin ellerindeki silahları toplamaya başladı.

Babası dahil ailesindeki bazı kişiler silahlarını Çin askerlerine teslim ettiler. Osman ise “Bugün silahımızı alanlar yarın canımızı alır. Ben Çinlilere silahımı vermem. Güçleri yeterse kendileri alsın.” diyerek tek başına dağa çıktı.

Büyük Türk Kahramanı Altay Kartalı Osman Batur

Savaşmak dışında kurtuluşlarının olmadığı belliydi. Osman da buna inanıyordu. Başlattığı yiğitçe mücadele günü gününe destek gördü. Arkasından ilk gidenler arkadaşları oldu. Silahını Çinlilere teslim eden babası Osman’ın arkasından hayır duaları etti. Annesi Gayşa Hanım da, “Ben oğlumu bugünler için doğurdum. Çinliler asırlardır koyun boğazlar gibi bizleri öldürüyorlar. Bizim canımız, bizden önce ölenlerin canından daha kıymetli değildir.” dedi.

Kısa zaman içinde bu mücadele ilgi gördü. Fazla geçmeden etrafında yiğit insanlardan bir ordu oluştu. Mücadele 1941’den 1943’e kadar gerilla savaşı şeklinde sürdürüldü. 22 Temmuz 1943’te Altaylar Çinlilerden temizlendi. Bulgun’da bir törenle birlikte Osman BATUR, Altay Kazak Türklerinin Han’ı ilan edildi. Osman Batur Han mücadelesine devam etti. Altay Geçici Halk Cumhuriyeti Başkanlığına seçildi. 1944-1945 yıllarında, Tanrı Dağları’nın kuzeyinde bulunan Doğu Türkistan’daki Kazak Türkleri’nin yaşadığı bölgeleri de Çinlilerin istilasından kurtardı. 1945 Ekim ayından 1947 yılının Şubatı’na kadar üç vilayetten oluşan Doğu Türkistan hükümetinin askeri ve mülki amiri olarak vali sıfatıyla görev yaptı. Şubat 1947’den Eylül 1949’a kadar Doğu Türkistan Cumhuriyeti koalisyon hükümetinin asli üyesi olarak görev yaptı.

Kızıl Çinliler Doğu Türkistan’ı bugün de olduğu gibi asıl sahiplerine bırakmaya razı değillerdi. Mücadele tekrardan kızıştı. Çinliler, Türklerin on katı askerle ve gelişmiş silahlarla saldırıyorlardı. Osman Batur ve onunla birlikte çarpışan yiğitler yılmadılar, mücadeleye devam ettiler. 1949 yılında Osman Batur daracık bir dağ bölgesinde sıkıştı. En başta 30 bin olan savaşçı kuvveti 1950’de kadın ve çocuklar dahil 3-4 bine indi. Son sığındığı yer Gez Kurt bölgesiydi. 1951 şubatında komünistler yeniden bir baskın yaptı. Kazakların büyük bir kısmı baskından kurtuldu. Osman Batur’un kızı Azapay ile birlikte bir çok kadın-kız Çinlilerin eline esir düştü. Osman Batur onları kurtarmak amacıyla bir geçitte 200 kişilik bir düşman birliğine tek başına hücum etti. Çok sayıda düşmanı leşe çevirdi. Ancak cephanesi bitince Kamambal Dağı’nda yakalandı.

Tung-Huang şehrine götürüldü. Elleri ve ayakları zincirlerle bağlanarak zindana atıldı. Kendisine yardım eden Türkleri ele vermesi için her gün işkence yaptılar. Çeşitli işkenceler sonrası atın üzerine bindirilip “Doğu Türkistan’ı Çinlilerden kurtaracağım diyen adamın haline bakın.” diyerek sokak sokak dolaştırıldı. Osman Batur “Ben ölebilirim ancak dünya durdukça milletim mücadeleye devam edecek.” diye haykırıyordu. Çinliler Osman Batur’dan işe yarar bilgi alamayınca göstermelik bir mahkeme kuruldu. Önceden verilmiş kararı mahkeme 19 Nisan 1951 tarihinde açıkladı:”Devrim düşmanlığı suçundan dolayı idam…”.

Karar, 29 Nisan 1951 tarihinde infaz edildi. Urumçi’de önce kulaklarını, sonra kollarını kestiler, ardından kurşuna dizip şehit ettiler.

Büyük Türk Kahramanı Altay Kartalı Osman Batur

Bu ulu kahramana Allah’tan rahmet diliyoruz.

İngiliz yazar Godfrey Lias ‘Osman Batur uçak ve motor çağından evvel yaşasaydı, Türkistan hür olabilirdi’

Nihal Atsız “milliyetçilik; Bolivya dağlarında öldürülen Arjantinli maceracı Che Guevara için zırlayıp da, sıra kazak kahramanı Osman Batur’a gelince susmak hiç değildir!”

Gerçekten de Türkistan’ın bu şanlı Baturu bu mücadelesini Türk bağımsızlığı için değil de komünizm için yapsaydı inanın her yere silueti resmedilir, “dünyanın gördüğü en büyük gerilla” temalı adına onlarca film ve belgeseller hazırlanırdı…

Tini uçmağa varsın.

Bir Cevap Yazın