Yıldızları gözlemleyen bilim insanları yakın zamanda dünya dışında da akıllı canlıların yaşıyor olma ihtimalini araştırıyor.
Yıldızları gözlemleyen bilim insanları yakın zamanda dünya dışında da akıllı canlıların yaşıyor olma ihtimalini araştırmaya başladı ve konuya dair daha fazla düşündükçe ilk karşılaşmanın muhtemelen uçan daireler içindeki yeşil adamlarla olmayabileceğini fark ettiler.
Uzaylıların nasıl göründüğü sorusunun cevabı bilim insanlarının merakını daha fazla uyandırıyor. Bilim insanları artık küçük canlılar yerine daha fazla büyük beyinlere sahip canlılar tasavvur ediyor.
San Francisco Chronicle’ın haberine göre, Foothill College’ın astronomi bölümü başkanı Andrew Franknoi, “Açıkçası büyüleyici olan, onların burada olma ihtimali fakat bunu bilmiyoruz” dedi.
Franknoi aynı zamanda NASA’nın 1971’de dünya dışından gelen mesajların saptanması amacıyla kurulan Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması (SETI) Enstitüsü’nün yönetim kurulunda yer alıyor. Franknoi uzun süredir milyarlarca yıllık eski bir medeniyetin üyelerinin şu ana kadar tıpkı beyni olan robotlar gibi mekanik ve biyolojik olarak evrimleşmiş olabileceğine dair spekülasyonda bulunuyor. Franknoi, bu tip canlıların uzayda seyahat ederken binlerce yıl yaşam kapasitesine sahip olabileceğini düşünüyor.
Bilim insanları uzaylıları bulmak için büyük bir araştırma başlattı
Franknoi’nin düşüncesine göre gelişmiş medeniyetler, içinde uygun koşullarla karşılaştığında büyümeye programlanmış, kuluçka halinde yaşam kaynağı dolu binlerce küçük kaplar göndermiş olabileceğini de ileri sürüyor.
Franknoi, “Tüm matematiksel modellerde, yayılmak için iradesi ve kaynağı olan galaksinin erken dönemindeki bir tür şu ana kadar galaksinin pek çok kısmını eserleriyle ya da biyolojik sporlarıyla doldurmuş olabilir” ifadelerini kullandı.
Dünya dışındaki yaşama yönelik spekülasyonlar, Dünya’nın yakınından geçen yıldızlararası iki nesnenin keşfinin ardından geldi. Keşif, bilim insanları arasında uzayda yolculuğa ve uzaylı medeniyetlerine yönelik ilginin artmasına neden oldu.
1I/ʻOumuamua isimli dönen, kırmızı ve sigara şeklindeki nesne ilk kez 2017’de tespit edilmişti. Öte yandan 2019’da tespit edilen 2I/Borisov’sa, 1I/ʻOumuamua’dan sonra gözlenen ilk yıldızlararası kuyruklu yıldız ve ikinci yıldızlararası cisim özelliğini taşıyor.
Nesneler, varlıkları gereği, pek çok astronomun diğer güneş sistemlerinden biyolojik sporlar taşıyan kayaların ya da kapların Dünya’ya ulaşabileceği fikrini düşünmesine neden oldu.
Bu fikir Harvard Üniversitesi astronomi departmanı başkanı Avi Loeb’den büyük destek aldı. Loeb, Oumuamua’nın tuhaf, uzun şeklinin ve yerçekimiyle ilintili olmayan, özgün ivmesinin onun uzaylı bir medeniyet tarafından gönderilen, mekanik bir cisim olduğu anlamına gelebileceğine dair bilimsel bir makale yazmıştı.
Bahsi geçen nesne ilk kez Hawaii Üniversitesi’nin Astronomi Enstitüsü’nde tespit edilmişti.
Öte yandan pek çok astronom Loeb’in hipotezine karşı çıktı ve hemen ardından Nature Astronomy isimli bilimsel yayında geçen yıl yayımlanan çalışma Oumuamua’nın uzay gemisi değil kaya konglomerası olduğunu ortaya koymuştu.
Loeb, “Akıllı yaşamın varlığı Dünya’nın yakın zamanına tekabül ediyor fakat aynı zamanda burada olduğu göz önünde bulundurulursa başka bir yerde var olma olasılığı da mevcut” ifadelerini kullandı.
Franknoi, Güneşimizin 4,6 milyar yıl yaşında olduğu göz önünde bulunursa galaksinin diğer yerlerindeki medeniyetlerin robot teknolojisini, yapay zekayı güneş sistemimiz oluşmadan 8 milyar yıl kadar önce kullanıyor olabileceğini ileri sürdü.
Franknoi, “Bir diğer ifadeyle, bir medeniyetin güneş sistemimiz de dahil olmak üzere galaksinin etrafına yabancı mikroplar ya da mikro eserler gönderecek kadar gelişmesi için yeterli zaman vardı” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan, Birleşik Krallık’taki Hertfordshire Üniversitesi’ndeki Bayfordbury Gözlemevinde astrobiyoloji alanında dersler veren Samantha Rolfe’sa, yakın zamanda bu tip organizmaların bizimkinden çok farklı mikroskobik “gölge biyosfer” diye adlandırdığı yerde gizleniyor olabileceğini ve hatta bunu biyolojik olarak ayırt etmediğimizi ileri sürdü.
Loeb yakın zamanda yayımladığı makalesindeyse gök cisimlerinin Dünya’yı nasıl sıyırıp geçebileceğini ele alıyor.
Her ne kadar pek çok bilim insanı uzaylılarla bir gün karşılaşılacağını düşünse de asıl soru bununla karşılaştığımızda fark edip edemeyeceğimiz.
San Francisco Chronicle
İlk yorum yapan siz olun