Brezilyalı bir bilim insanı, 16.yüzyılda ağzına bir tuğla konularak gömülen kadının yüzü, Brezilyalı bir bilim insanı tarafından yeniden oluşturuldu. Yaklaşık 20 yıl önce bir veba mezarında bulunan kadının kalıntıları, yeniden dikkatleri üzerine çekti.
“Vampir Kadın” Kalıntıları
Bu esrarengiz “vampir kadın” kalıntıları, ilk olarak 2006-2007 yıllarında İtalya’nın Lazaretto Nuovo adasında yapılan kazılar sırasında keşfedildi. 1576 yılında İtalya’da patlak veren veba salgını sırasında, binlerce hasta insan bu izole adaya gönderilmişti. Maalesef çoğu, bir daha geri dönemedi.
Vampir Histerisi
Bu korkunç salgın, toplumda vampir histerisine neden oldu. İnsanlar, ölümcül hastalığın sorumlusunun doğaüstü güçler olduğuna inanıyordu. Mezarcılar, sıklıkla şekli bozulmuş cesetler gördüklerinde, vampir söylentileri hızla yayıldı.
Kefen Yiyenler
Bazı durumlarda, ölülerin yüzünü örten kefenler çürüyebiliyordu. Bu, “vebalı vampirlerin” kefeni yediğine ve böylece güç kazandığına dair inançlara yol açtı. Bu “kefen yiyenler” kurbanlarını boyunlarından ısırmıyor, toplu mezarları mesken tutup yiyecek arıyorlardı.
İncelemeler ve Sonuçlar
2010 yılında yapılan araştırmalar, kadının ağzındaki tuğlanın kasıtlı olarak yerleştirildiğini gösterdi. Belki de mezarı yeniden kazan mezarcı, kadının kefeni “yediğini” fark etmişti. Yapılan analizler, kadının öldüğünde 60 ila 70 yaşlarında olduğunu ve beslenmesinin ağırlıklı olarak sebze ve tahıllardan oluştuğunu ortaya çıkardı. Bu da düşük bir sosyal statüye işaret ediyordu. Ancak kadının neden “vampir” olarak kabul edildiği hâlâ tam olarak bilinmiyor. Bazı araştırmacılar, tuğlanın yanlışlıkla cesedin ağzına girmiş olabileceğini düşünüyor.
Yüz Rekonstrüksiyonu
OrtogOnline dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada, Brezilyalı adli tıp bilimcisi ve 3D illüstratör Cicero Moraes, kadının yüzünü yeniden yapılandırdı. Moraes, ilk olarak gerçek bir kafatasının projeksiyonunu kullanarak üç boyutlu bir model oluşturdu. Daha sonra bu modele kas ve deri ekledi. Ayrıca, bir köpük tuğlanın fiziksel bir kopyasını yaparak çeşitli testler gerçekleştirdi. Deneyler, tuğlanın dişlere veya yumuşak dokulara zarar vermeden bir kişinin ağzına yerleştirilebileceğini gösterdi. Ölümden sonra bunu yapmak ise daha kolay olacaktı.
Bu çalışma, tarihin karanlık köşelerindeki bilinmeyen hikayeleri aydınlatırken, geçmişin korkularını ve yanlış inanışlarını da gözler önüne seriyor.
İlk yorum yapan siz olun