
Güzellik editörü 48 yaşında alkolü bıraktıktan sonra cildinde yaşadığı muhteşem değişimi anlatıyor. Alkolün cilde zararları, perimenopoz etkisi ve susuz kalmanın faydaları hakkında detaylı bilgi edinin.
#Save Story
48 yaşında susuz kalmanın yıllardır aradığım cildi bana kazandırdığını fark ettim. 25 yılı aşkın süredir güzellik editörü olarak çalışmama rağmen, cildim için alkolü bırakmanın gerçek oyun değiştirici olabileceğini hiç düşünmemiştim. 40’lı yaşlarımın ortasında, Londra’dan Florida’ya taşındığımda ve her şeyin kokteyl zamanı gibi hissettirmeye başladığında, bu sessiz alışkanlık daha yüksek bir ses haline geldi. Aynı zamanda perimenopoz da yaşıyordum ve bu da alkol tüketimimi ve cildimi olumsuz etkiliyordu. Alkol toleransım azalırken, anksiyetem ve uykusuzluğum artıyordu ve cildim de bu durumdan olumsuz etkileniyordu. Çene hattımda sarkmalar, üst dudağımda kırışıklıklar, pigmentasyonun artması ve daha belirgin dark circles fark ettim.
48 yaşında yeter artık diyerek anında alkolü bıraktım ve her şey değişti. İlk haftada zihnim berraklaştı ve cildim daha temiz görünmeye başladı. Uzman dermatolog Mona Gohara’ya göre, alkol düzenli bir alışkanlık ise sadece bir hafta bırakmak bile cildin nemini yeniden kazanması ve iltihabın azalması için yeterli olabilir. New York’lu dermatolog Jessica Krant da alkolün diüretik olduğunu ve vücudun daha fazla idrar atarak su kaybettiğini belirtiyor. Bu durum, özellikle yaşlanan cilt için oldukça zararlıdır çünkü cilt zaten kurudur. Dehidrasyon, cildin mat ve pürüzlü görünmesine neden olabilir, aynı zamanda cilt elastikiyetini de azaltarak sarkmalara ve kırışıklıklara yol açabilir.
Alkolün cilde etkilerinin önemli bir nedeni, uyku düzenini bozması ve stresi artıran kortizol hormonunu tetiklemesidir. Bu durum, ciltte iltihabi bir durum yaratır. Ayrıca alkol kan damarlarını genişleterek kızarıklığı ve renk değişikliğini artırabilir. Altı hafta içinde alkolü bıraktıktan sonra derin bir uykuya dalmaya ve uyanırken daha az anksiyeteyle ve kurulukla karşı karşıya kalmaya başladım. Dokuz hafta sonra cildim daha dolgun görünmeye başladı. Üç ay sonra bile ergenlik dönemindeki oğlum bile cildimin daha canlı göründüğünü fark etti.
Dermatolog Gohara’ya göre, iyi hidrate olmuş bir cilt ve alkol kaynaklı iltihabın sürekli saldırısı altında olmayan kolajen, cilt daha dirençli hale gelir ve baskıya karşı daha hızlı toparlanır. Alkol ayrıca uyku kalitesini de bozarak gece boyunca cilt onarımını engelleyebilir. Daha iyi hidrasyon ve uyku, cildin daha verimli bir şekilde iyileşmesini sağlar ve kırışıklıkların azalmasına veya oluşmamasına yardımcı olur.
Ben bile yıllardır cilt bakım ürünlerini test eden bir güzellik editörü olarak, alkol bırakmanın cildimde bu kadar büyük bir fark yaratacağını tahmin etmiyordum. Beş ay boyunca susuz kalmanın ardından daha az kırışıklık, daha az tıkanıklık ve daha canlı bir görünümle uyandım. Şakak ve çene hattımın daha belirginleştiğini ve 50’ye yaklaşırken bile cildimin daha iyi bir temel oluşturduğunu fark ettim.
Alkol, kolajen ve elastini zayıflatır, ciltte hacim kaybına ve küçük kan damarlarının belirginleşmesine neden olabilir. Şekerli kokteyller, meyve suları veya tatlı şaraplar ise glykasyonu hızlandırarak kolajen ve elastinin daha hızlı bozulmasına yol açar. Perimenopoz döneminde ise östrojenin azalması ciltteki kuruluğu ve elastikiyet kaybını artırır. Alkol, bu durumu daha da kötüleştirir.
Bir yılı aşkın süredir susuz kalmama rağmen, 50’ye yaklaşırken hala bazı cilt sorunları yaşıyorum. Ancak midlife’da susuz kalmanın cildime çok daha iyi bir temel oluşturduğunu söyleyebilirim. Aynı zamanda, yıllardır botoks gibi toksinlerden kaçınırken, alkolün de önemli bir toksin olduğunu fark ettim. Alkolü bırakmak, sadece cildimde değil, yaşam tarzımda da bir netlik getirdi. Şu anda susuz kalmak benim yeni cilt tipim ve kendimi bununla çok rahat hissediyorum.
Haber size gelsin. Kadın sağlığı, güzellik, kozmetik…
Profesyonel yorumlar ve güncel haberleri almak için incelemek için;
ücretsiz, bilabedel telegram grubumuza katılınız :
duoWoman (telegram grubu)