Bilim Sınıramı Ulaştı ?
Son zamanlarda, ileri bilim çevrelerinde, Bilim adamları ve filozoflar arasında şu konu tartışılmaktadır: Acaba bilimin sonuna mı gelindi?
Bu konuda yazarın kendi fikri şudur: Evet, bilimin, teknolojik konuların değil ama, bilimsel formül ve denklemlerin en son sınırına ulaşılmış bulunulmaktadır. Bu kitabın yazarı, bundan sonra artık daha ileri seviyede bilimsel denklemlerin, formül, teori ve yasaların yaratılamayacağı düşüncesindedir.
Bilimsel denklem, formül denilince teknolojik buluşlar, gelişmeler, yeni keşif ve icatlar kastedilmemektedir. İleriki yıllarda daha binlerce yeni icat, keşif ve buluş yapılacaktır. Bir gün en hızlı otomobili kağnı arabası yerine koyan bir araç, en hızlı bilgisayarın yerini alacak yepyeni sistemlerin imal edileceği bir gerçektir. Fakat bütün bu yeni şeyler şu anda sahip bulunduğumuz denklem ve formüllerin kullanılması ile yapılacaktır.
Bilimsel denklem ve formüllerin, yani kuramsal bilimin artık son sınırına ulaşmış bulunuyoruz, derken önce şu hususları göz önüne almak gerekir.
• Einstein 1905’de Özel Relativite Teorisinde, ışık hızının evrenimizdeki en son hız olduğunu, ona ulaşınca cismin kütlesinin sonsuz, boyunun sıfır olacağını ve cismin üzerindeki zamanın duracağını ispat etmiştir. Bilgi dahil hiçbir şeyin ışık hızından daha hızlı gidemeyeceğini göstermiştir. Evrenimizde ‘sonsuz’ diye bir şey yoktur, zira evrenimizin kendisi bile sonsuz değildir, eni, boyu bellidir.
• Atomun içinde 10-18 metreye kadar inen Kuantum Mekaniği mikro dünyalardaki bilgilerimizin daima belirsiz kalacağını, atomun içindeki olayların hiçbir zaman tam olarak bilinmeyeceğini ispat etmiştir.
• Kuantum Kromodinamiği (QCD) Teorisi gluonların hiçbir zaman birbirinden ayrılamayacağını ve dolayısıyla bir kuarkı parçalayıp içindekileri keşfetmenin mümkün olamayacağını ispat etmiştir.
• Süpersicim Teorisi parçacıklar yerine titreşen ve titreştikçe parçacıkları ve kuvvetleri üreten 10-33 cm boyunda sicim halkalarını öngörür. Teori, uzay ve zamanla ilgili bütün sorulara cevap verebilecektir. Teorinin sayısız çözümü olup, hangisinin doğru olduğu bilinememektedir, ayrıca o bir matematiksel olaydır, ne bir madde nede bir enerji. 10-33 cm ise insanoğlunun düşünemeyeceği bir uzunluktur. Bu uzunluktaki bir sicimin elde edilmesi için imal edilecek hızlandırıcının çapının 1000 ışık yılı olması bile yetmeyecektir.
• Kaos Teorisi kuantum belirsizliğindeki fenomenlerin hiçbir zaman belirlenemeyeceğini, Kurt Gödel’in eksiklik teoremi hiçbir şeyin tam anlamı ile tamamlanamayacağını ileri sürmektedir.
• Şu anda sahip bulunduğumuz en büyük enerji 102 GeV’dur. GUT-Büyük Bileşik Teoriyi (Elektrozayıf+Güçlü Nükleer Kuvvet) elde etmek için gerekli hızlandırıcının enerjisinin 1015 GeV olacağı bilinmektedir. 1015 GeV düşünülemeyecek kadar büyük bir enerjidir.
• TOE =Her Şeyin Teorisini (GUT+Gravitasyon Kuvveti) elde etmek için gerekli enerji seviyesi ise insan hayal kapasitesinin dışındadır.
• Bir karadeliğin ortasındaki tekillik noktasında yoğunluk ve gravitasyon sonsuz büyük, hacim ise sonsuz küçüktür. Tekillikte evrenimizin yasaları, bildiğimiz denklem ve formüller geçerliliğini kaybetmekte ve orada başka bir evrenin yasaları işlemektedir. Bir karadeliğin yuttuğu cisim 10-33 cm boyunda parçalara ayrılmakta ve ışık hızından daha yüksek bir hızla içeri girmektedir. Minimum ışık hızı, maksimum sonsuz hızla yol alan takyon parçacığı ise başka bir evrenin parçacığı olup, bizler için sanal bir nesnedir. Bir karadeliğin arkasında bulunduğu sanılan kurt deliği ve akdelikler ise bizler için hiçbir zaman ispat edilemeyecek şeylerdir.
• Evrenimizin bir Büyük Patlama (Big Bang) ile başlamış olduğu artık bilinmektedir. Big Bang’ın sıfırıncı saniyesi (tekilliği) ile 10-43 ‘cü saniyesi arasında nelerin olup bittiğini anlayabilmek için GUT’u elde etmek gerekir, yani 1015 GeV’lik bir enerjiyi yaratmak. Sıfırıncı saniye ve arkasını anlayabilmek için ise bir TOE veya sonsuz boyutta bir enerjiyi elde etmek şarttır. Bunların bizler için imkansız şeyler olduğu bilinmektedir.
• Planck uzunluğu olan 10-33 cm’deki ve karadeliğin sonsuz yoğunluğa sahip tekilliği içindeki malzemeler kuantum köpüğü olup, sadece hayal edilebilen bir maddedir. Bunlar için Genel Relativite ile Kuantum mekaniğinin birleştirilmesi gerekir. Hiçbir çalışma bunun yakınına bile gelememiştir.
• Bir DNA molekülünün üzerindeki nükleoditlerin dizilişi ve çevrede yer alan 80.000 genin içine depolanmış 3.5 milyar bilginin çözülmesi çalışmaları Human Genemo projesi kapsamında 10 yıldır yapılmakta olup 15 yıl sonra tamamlanmış olacaktır. Canlı yaşamın bu en dip noktası bir gün anlaşılacaktır. Bu noktanın ilerisi artık yoktur.
• Doğada, doğa yasalarını işleten dört tane temel kuvvet bulunmaktadır. Bir beşinci kuvvetin mevcudiyetine dair herhangi bir belirtiye şu ana kadar rastlanmamıştır. Bilinen bütün doğa yasaları ise bilinen dört temel kuvvet ile başarılı bir şekilde açıklanabilmektedir. Burada herhangi bir açık bulunmamakta ve bütün taşlar yerine oturmaktadır.
• Evrim bir gerçektir. Doğayı işleten şahane yasalardan biridir. İnsanoğlu, Dünya kurulduğundan bugüne kadar gelmiş geçmiş 2 milyar canlı türünden sadece biri, fakat en başarılısıdır. 2 milyar türün %98’i evrimlerini tamamlayıp yok olmuşlardır. İnsan türünün geçmişinin 3.8 milyon yıl önce başlamış olduğu, türlerin yaklaşık süresinin 1 milyon yıl olduğu düşünüldüğünde, insan soyunun daha milyonlarca yıl sürmeyeceği bir gerçektir.
• Evrende bizden başka gelişmiş uygarlıkların bulunduğu, her ne kadar şu ana kadar hiçbirinin bir izine henüz rastlanmadıysa da, çok büyük ihtimaldir. Böyle uygarlıkların bizlerden daha ileri seviyede bir bilime sahip olmuş oldukları düşünülemez. Çünkü bizler, relativite teorilerini, kuantum alan teorisini, süpersicim ve süpersimetri teorilerini ve diğerlerini keşfetmiş bulunmaktayız. Bunlar evrensel fiziğin son teorileri olup, diğer uygarlıkların bütün bunların ilerisinde teorileri bulmuş olabilecekleri düşünülemez.
Bilim 1850 ile 1950 arasında altın devrini yaşadı. Bu tarih aralığındaki gelişmeler çok hızlı oldu. Bugün sahip bulunduğumuz bilimsel denklem ve formüllerin daha ilerisine gidebilmek için ışık hızından daha büyük bir hız elde etmek, sonsuz ve sıfır değerlerine ulaşmak, kuantum belirsizliğini açıklığa kavuşturmak, kuarkları parçalamak, sicimleri tanımlamak, 1015 GeV’den daha büyük bir enerjiyi yaratmak, TOE’yi elde etmek, tekillik noktalarına girebilmek, kuantum köpüğünü tarif etmek, bir beşinci temel kuvveti keşfetmek ve daha onlarca milyon yıl yaşamımızı sürdürebilmek gerekir. Bütün bunların olamayacağı ise halen ispat edilmiş durumdadır.
Bugün sahip bulunduğumuz denklem ve formüller, yukarıda belirtilen sınırların içindeki, bütün doğa olaylarını başarılı bir şekilde açıklayabilmektedir. İhtiyacımız olan şey, belirtilen sınırların dışındaki olayları açıklayabilecek denklem ve formüllerdir. Öte taraflardaki olayları açıklayabilecek formüllerin bu evrende mevcut olamayacağını ise Einstein ve diğerleri halen ispat etmiş durumdadır. Olamayacağı ispat edilen bir şeyin yanlış olduğunu ispat etmek ise düşünülemez.. Yani, evrenimize ilerde Einstein ve diğerlerinin formüllerinin daha ilerisini keşfedecek daha zeki ikinci bir Einstein gelmeyecektir.
Açıkçası, Big Bang’ın 10-43 ‘cü saniyesi, karadeliğin tekillik noktası ve 10-33 cm arasında sıkışıp kalmış durumdayız.
Sonuç: İnsanoğlu bugün sahip bulunduğu kuramsal denklem ve formüller açısından, bilimin son sınırına gelmiştir. Bilime inanan bir kimse artık büyük bilimsel dönemin sona erdiğine inanmalıdır.
Yazar: Yalçın İnan
İlk yorum yapan siz olun