1914 yılında kimliksiz bir Fransız, Alsace’de Alman askerleri tarafından yakalandı. Bütün gece boyu süren sorgulamada adam, savaşın ve dünyanın geleceği konusunda olağanüstü açıklamalarda bulundu. Bu adam kimdi?
ALSACE’DEKİ Untermühihausen’li marangoz Andreas Rill, Ağustos 1914’te Almanya, Bavyera’daki ailesine iki mektup yazdı. Bu mektuplarda, kendisi ve bir arkadaşının sonradan garip bir tutsak olduğu ortaya çıkan bir Fransızı nasıl yakaladıklarından söz etmekteydi. Esir alındıktan sonra adam gece boyu sorguya çekildi ve sorgulama esnasında savaşın geleceği hakkında konuşmaya başladı. Rill, ilk mektubunda Fransız için “inanılmaz şeyler söyleyen garip kutsal bir adam” diye söz ediyor ve “eğer gelecek günlerde neler olacağını bilsek silahlarımızı bugünden bırakacaktık” diye ekliyordu.
1914 yılında Alsace’de görevdeyken eve ilginç mektuplar gönderen, Bavyeralı marangoz Andreas Rill. Bu mektuplardan birinde savaşın bundan sonraki geleceğini anlatan bir Fransızı tutsak ettiklerini belirtti
Marangoz sonra da garip tutsaklarının onlara söz ettiklerini anlatıyordu: “Savaş beş yıl sürecek ve Almanya savaşı kaybedecek; savaş tam bitmeden bir devrim yaşanacak. Herkes milyoner olacak: birçok para olacak ve insanlar pencerelerden bu paraları fırlatacaklar ve kimse bunları toplamaya tenezzül etmeyecek.” (Bu noktada mektubu yazan kişi, “Gülünç”, diye not düşmüş.) “Bu anda bir deccal doğacak, tiran olup her gün yeni yasalar çıkaracak; insanlar bunun farkına varmadan yoksullaşacak. Bu durum yaklaşık 1932’de başlayıp 9 yıl sürecek. 1938’de savaş için hazırlıklar başlayacak, bu savaş 5 yıl sürecek ve diktatörler ve onların destekçilerinin yenilgisiyle sona erecek; insanlar öfkeyle diktatörlere karşı ayaklanacak, yaşananlar insanlıkdışı olarak adlandırılacak, insanlar çok yoksul hale gelecek ve Almanya ikiye bölünecek.”
Andreas Rill’in ikinci mektubu bu savaşın sonucuna ilişkin tahminlerinin ayrıntılarını içermekteydi: “Adam ve işareti yok olacak, kin ve kıskançlık hüküm sürecek; dört ve beş rakamının yer aldığı yıl (1945), Almanya tüm yönlerden bastırılacak, tamamen yağma ve tahrip edilecek; yabancı güçler Almanya’yı işgal edecek. Ancak, kaynaklarının bolluğu dolayısıyla Almanya toparlanacak.”
Andreas Rill ilk mektupta, “Bu savaşta İtalya bir yıl içinde bize karşı olacak ve ikinci savaşta yanımızda olmayacak, birçok Alman askeri italya’da ölecek” diyordu. Mektup üçüncü savaşın Rusya’nın Güneydoğu Almanya’yı işgaliyle başlayacağını ve bunun 1947 veya 1948’de olacağını anlatıyordu: “Savaş sırasında dağlar ateş tükürecek ve Tutıa ile Inn arasındaki her şey tamamen haritadan silinecek. Akıntı, karşıdan karşıya geçmek için köprülere gereksinim duyulmayacak kadar sığ hale gelecek. Rusya’da yöneticiler öldürülecek ve birçok kişi ölecek, bunları gömebilecek insan kalmayacak”
Güvenilir olma şüphesi
İlk bakışta mektuplar şaşırtıcıydı. Ayrıntılar inanılmaz derecede doğruydu ve tarihler bile şaşmıyordu. Bunlar inceleme için Freiburg, Psikolojiye Yakın Alanlar ve Zihinsel Sağlık Enstitiisü’ne gösterildiğinde ilk tepki güvenirliğinin kuskusuydu. Ancak kriminoloji uzmanları yaptıkları araştırmada mektupların sahte olduğu veya bazı bölümlerinin yazıldıktan sonra değiştirildiği yönünde herhangi bir kanıt bulamadı. Mektupların yazarlarının oğlu Siegmund Rill (1906 doğumlu), Profesör Hans Bender ile profesörün Bavyera yakınlarındaki Weil’deki evine yaptıkları ziyaret sırasında, çevredeki herkesin Andreas Rill ve mektuplarını gayet iyi hatırladıklarını söyledi.
İlk tahminlerin doğruluğundan sonra Andreas Rill garip Fransızın öyküsünü birçok arkadaşına anlattı. Rivayete göre tahminlerin bir bir doğrulandığını gören Rill, halinden usanmış ve kaderci bir tip olmuştu: Birinci Dünya Savaşı’ndaki Alman yenilgisi, enflasyon ve son olarak Hitler’in liderliğinde Nazizm’in yükselmesi, o günlerde kimliksiz bir Fransız tutsağın kâhinliği Bavyera’daki herkes tarafından biliniyordu ve bir gün bir polis müfrezesi, geleceğin diktatörlük getireceği yolundaki fikrinden dolayı Rill’i mahkûm etmek için Rill’in evine sorgulamaya geldi. Oğul babasının bir toplama kampında tutulma cezasından yalnızca şans eseri kurtulduğunu söyledi.
Adolf Hitler. Rill’e göre isimsiz Fransız yalnızca 1. Dünya Savaşının seyrini doğru tahminle kalmadı, aynı zamanda Welmar Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Hitler’in iltidara gelişi, 2.Dünya Savaşı ve onun sonuçlarınıda önceden bildiri.
’50’li yıllarda mektuplar Peder Frumontius Renner’in mülkiyetine geçti. Peder bunları bir misyon dergisinde yayınladı, ancak pek dikkat çekmediler. Profesör Bender mektupların varlığını öğreninceye kadar, mektupların güvenirliği veya gizemli kâhinin gerçek kimliği konusunda herhangi bir çaba sarf edilmedi. Oysa, Freiburg Enstitüsü’nde mektupların yazı uzmanları tarafından kontrol edilmesi daha kolay bir işti, ancak olayı açıklığa kavuşturmak bir hayli zaman aldı.
Rill ailesinin fertlerinin dikkatle araştırılması ve Andreas Rill’in çalıştığı şirketin savaş günlüğünün ayrıntılı analiziyle, gizemli Fransızın esir edildiği noktayı tam olarak saptamaya çalıştık. Andreas Rill’in oğluna göre kehanette bulunan kimse (Fransız), tüm mal varlığını Alsace’deki bir manastıra katılmak için dağıtan zengin biriydi. Bundan önce de onun Colmar’daki mason locasına üye olduğunu belirtti.
Araştırmalar kâhinle karşılaşıldığı sırada, Riü’in şirketinin Aîsace’deki Colmar yakınlarında olması gerektiğini ortaya koyar. Siegmund Rill, babasının Fran-sızla Colmar yakınlarındaki manastırda karşılaştığından emindi.
Araştırmalarımız da, Riü’in şirketinin o tarihlerde Colmar’a on kilometre uzaklıktaki Sigolsheim Capuchin manastırında üslendiğini ortaya çıkardı. Birkaç yıl sonra, 1918’de, Riü’in şirketi Colmar yakınlarındaki Turddıeim’de konakladı. Riü’ in oğlu, babasının bu sırada yaya olarak manastıra gitme ve adama bakma fırsatı bulduğunu, fakat kendisine Fransızın öldüğünün söylendiğini belirtti.
Bölgedeki Capuchin manastırı yaşayanlarının listesini kontrol ettik ve aradığımız kişiyle ilgili olabilecek çok zayıf bir ipucu bulduk. Peder Frater Laicus Tertiarius, 1917 yılına kadar Sigolsheim manastırında yaşayan ve Riü’in ikinci ziyaretinden kısa bir süre önce ölen biriydi. Frater Laicus Tertiarius, manastırın üyesi olmayan, ancak orada konuk olarak yaşayan biri idi. Geçmişinde zengin bir kişi ve mason locası üyesi olduğundan kâhinin hemen manastır üyeliğine kabul edilmemesi doğaldı. Buna ek olarak Turckheim’den Sigolsheim’e yürüyerek gitmek çok basitti, bu yüzden Andreas Riü’in 1918’deTurckheim’de konakladığı sırada ziyaret ettiği yer olması olasılığı güçlüydü.
Gizemli Fransız kâhinin kimliğinin araştırılmasında Freiburg Enstitüsü’ne önderlik eden, Alsace Sigolsheim manastırı (üstte). Enstitünün araştırmalan manastırda dini cemiyetin konuğu olarak yaşayan Frater Laicus Tertiarius adlı kişinin Slgolsheim’de 1917 yılında öldüğünü ortaya koydu. RIH, Fransız kâhini 1914’te esir aldı; 1918 yılındaysa şirketinin Turckheim’da konakladığı sırada onunla konuşmak için manastıra gitti fakat orada kendisine adamın öldüğü söylendi. Turckhelm, Slgolsheim’den yürünebilecek uzaklıktaydı; Fransız kâhin, Sanımlanamayan konuk Frater Laicus Tertiarius olamaz mıydı?
Savaş günlüğünde kâhinliği işaret eden çeşitli pasajlar vardı. Fransızın yaptığı ve Riü’ in mektuplarında değinilen tahminlerden birine göre, Fransızla dalga geçen Onbaşı G., savaştan evine dönemeyeceği için gömülemeyecek ve kuzgunlar tarafından yenilecekti. Tahmin yeterince doğrulandı, 23 Eylül 1914’te Onbaşı G., devriye nöbetindeyken kayboldu. Savaş günlüğü, kalıntılarının Şubat 1915’te bulunduğu ve kimlik tespitinin yapılamadığını belirtiyor. Savaş günlüğü ayrıca, onbaşının yeniden ruhlar gördüğünü belirten ve Onbaşı G.’nin kaybolduğunun kaydedildiği, Albay Schleicher’in özel günlüğünden bir notu da içeriyordu.
Bu derece ayrıntılı ve önemli bir kehanetin herkes tarafından bilinir hale gelmemesi şaşırtıcıdır. Bilinmeyen Fransız, tahminlerini neden yalnızca kendini tutsak eden Almanlara anlattı? Yoksa yapabileceği tahminler yalnızca bunlar mıydı? Bunlar inanılması güç şeylerdir; ancak elimizde Andreas Riü’in ailesine yazdığı iki mektuptan başka kanıt yoktur.
Üzerinde durulması gerekli nokta hiç kuşkusuz tahminlerin doğru çıkmasıdır. Andreas Rill’in ilk mektubu Fransızın ona anlattıklarının bir özetiyken, ikincisi onun anlatılanlarla karşılaşması üzerine düşündükleridir. İkinci mektup, birinciden daha sonraki bir tarihte yazılmış ve Üçüncü Dünya Savaşı konusunda da ayrıntılı bilgi vermektedir. Görünüşe göre Rill, kâhinin söylediklerinden kendi evinin bulunduğu Bavyera’yla ilgili bölümler üzerinde durmuştur. Üç savaşın tahminlerini düşünerek, kâhinin Fransız olduğunu akılda tutmalıyız. Mektupları yazan kişinin, onun çeşitli dilleri konuştuğunu belirtmesine rağmen… (Fransızın, askerlerle Almanca konuşma olasılığı çok güçlüdür.) Esirin Almancaya tam hâkim olamamasından dolayı bazı yanlış anlaşılmalar ortaya çıkmış olabilir. Fransızın saatlerce, bütün gece boyu sorguya çekilmesini düşünerek, Rill’in adamın söylediklerinin hepsini anımsadığına inanmak güçtü.
Görgü tanıklarının raporlarından elde edilen psikolojik çalışmalar, insanların yaşadıkları olayları yeniden anlatmada ne derece zayıf olduklarını ortaya koymuştur. Aynı zamanda esirin kehanetinin askerlerin en çok dikkatini çeken konu olduğu ve tartışmaların gerçeğin süslenmesini teşvik ettiği unutulmamalıdır.
Ancak kehanet, Avrupa’nın gelecekteki politik gelişmelerini doğru tahmin eder. Doğru tahminler içinde, şunları sayabiliriz: “I. Dünya Savaşı’nın 1 Ağustos 1914′ ten 11 Kasım 1918’deki ateşkese kadarki süresi; devrim ve 9 Kasım 1918’de Weimar Cumhuriyeti’nin kurulması; sol devrim ve onun gücü elinde bulundurmaktaki başarısızlığı; 1923’e kadarki enflasyon; Ocak 1933’teki Nazi partisinin seçimi; Mart 1939’daki Çekoslovakya’nın işgali; Ağustos 1939’daki Polonya’ya taarruz edilmesi; Mayıs 1940’taki Norveç ve Hollanda işgali; 1941 Haziran’ında yapılan Rusya taarruzu; Temmuz 1943’te Müttefik Kuvvetler’in Sicilya’ya ayak basmaları; Mayıs 1945’te Hitler’in intiharı, Almanya’nın kuşatılması ve Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar ve Sovyet birlikleri tarafından işgali; Alman vatanının kaybedilmesi ve iki devlet haline gelmesi ve Şansölye Adenaur başkanlığındaki Federal Almanya’nın hızla toparlanışı.”
Üçüncü Dünya Savaşı’yla ilgili tahminlere gelince… Herhangi bir anda doğru tahminlerde bulunan duyarlı bir kişi, başka bir durumda tamamen yanlış şeyler söyleyebilir. Fielburg’daki deneyimler bu kez yeniden, duyarlılığıyla ünlü Gerard Croiset ile yapıldı. Böylece gelecekteki savaşın tahmini tamamıyla yanlış olabilir. Savaşın olacağı tahmin edilen, 1946’dan 1948’e kadarki süreç geçti. Bu tahminin hatalı olduğu anlamına gelebilir. Fakat tarihler yanlış not edilmiş olabilir veya yabancı bir dil konuşan kâhin yanlış anlaşılmış olabilir.
Ürkütücü tahrip gücüyle, bugün Avrupa’ da olası bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın, yakın bir tehlike olarak hissedildiğinde kuşku yoktur. Duyarlı adam bu genel endişeyi görmüş ve şu anda olmakta olan olayları çarpıtmış olabilir.
Bunun potansiyel bir tehlikenin önceden tahmini mi, yoksa yalnızca fantezi mi olduğu (ya da ikisi arası bir şey) doğrulukla tamamlanmış ayrıntılı tahminlerle Fransız kâhinin durumu, parapsikoloji dosyalarında şaşırtıcı ve karışık bir dipnot olarak durmaktadır. Ve gerçek hiçbir zaman bulunamayacaktır. Ama, bu olayla, insanlığa çok önemli bir uyarıda bulunulduğu da inkâr edilemez.
Kaynak:
Bilinmeyen Dergisi, Sayı:119
İlk yorum yapan siz olun