Halit Karsıalan ismini Kurtuluş Savaşı kahramanları arasında hiç duydunuz mu? Nam ı diğer Deli Halit Paşa’yı? Büyük ihtimalle duymadınız. Kendisi İnkilah tarihi müfredatından neredeyse tamamen silinmiştir. Oysa yaptıklarını ve o dönemdeki şöhretini duyunca şaşıracaksınız. Onun tarihten silinmesinin sırrı büyük ihtimalle cinayeti işleyenlerin sonraki dönemlerde yeni cumhuriyetin önemli isimleri olmasında gizlidir.
Deli Halit Paşa Meclis’te öldürülen ilk vekildir ve cinayetin hiçbir faili ceza almamıştır.
Cesareti ile ünlüydü
I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde başarılar göstermiş; Türk Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarında Doğu Cephesi’nde, Gümrü Antlaşması’nın imzalanmasından sonra ise Batı Cephesi’nde komutanlık yapmış bir askerdir.
Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra terhis edilmemiş olan ve Kâzım Karabekir Paşa komutasında bulunan 15. Kolordu’da görev yaptı. Bölgede Kafkas İslam Ordusu’ndan kalan kuvvetlerin bir savunma çekirdeği haline getirilmesini sağladı. Erzurum Kongresi’nde Trabzon delegelerinin Mustafa Kemal’e karşı çıkmalarını, aldığı yıldırma tedbirleriyle önledi. 1920 yılının sonlarında Kars ve Sarıkamış’ı, 1921’de de Ardahan’ı düşman işgallerinden kurtardı.
Gümrü Antlaşması’ndan sonra Batı Cephesi’nde görev verildi. Sakarya Meydan Muharebesi’nde 12. Grup Komutanlığı yaptı. Bu sırada gösterdiği cesaretten ötürü “‘Deli” lakabıyla anılmaya başlandı. Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak “Geri çekileni vururum” mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu bizzat uygulamasıyla ün yaptı.
İkinci Büyük Millet Meclisi’ne Ardahan Milletvekili olarak katıldı. 9 Şubat 1925 tarihinde Meclis koridorunda, sırtından tabancayla vurularak yaralandı ve 14 Şubat 1925 tarihinde öldü. Öldürülmesi, TBMM’de gerçekleşen ilk cinayettir.
Olayda, Milletvekili Ali Çetinkaya ile arasında yaşanan bir arbede sonrasında patlayan bir silahla vuruldu. Paşayı kimin vurduğu kesin olarak anlaşılamadı. Ancak Ankara Savcılığı Halit Paşa’yı Ali Çetinkaya’nın vurduğu kanaatine vardı; bir nefs-i müdafaa halinde olduğunu kabul ederek bu olaydan dolayı kovuşturma yapılmaması kararı verdi.
Mebusluğu hiç istemedi
Dr. Rıza Nur: “Deli Halid’e Mustafa Kemal mebusluk teklif ettiği vakit ben yanında idim. Zavallı Halid “İstemem” dedi. “Ben mebusluk yapamam pek asabi bir adamım, kürsüye çıkar bir şey söylerim. Bir mebus itiraz eder. Ben itiraza alışmamışım. Tabancayı çıkarır vururum. Beni yapmayınız dedi. Fakat olmadı. Zorlandı, sanki başına geleceği de biliyormuş. Yalnız bu yüzden kendisi başkasını öldüreceğim zannediyordu. Halbuki kendisi öldürüldü. Burasını bilemedi. Halid, pek namuslu ve hamiyetli idi.” Şeklinde anlatmıştı. 1923 Haziran seçimleri sonucunda II.TBMM’ye Ardahan Mebusu olarak giren Deli Halid Paşa, milletvekili sıfatıyla mecliste yer almasıyla ilgili olarak, Hakkı Şinasi Paşa’ya şunları söylemişti:
“Biz mebus olmayı düşünmemiştik bile…Her birimize, askerlik hizmetlerimizi ifa ettiğimiz zaman, bizi bilhassa tanıyan muhitleri tercih etmemiz söylendi. Halk kendisine yapılan teklifi tasvip ederek vekilliğine bizleri intihab etti. İntihab şekli ne olursa olsun, bunu böylece kabul etmeye mecburuz.”
Hakkında “O kürsüdeyken mecliste çıt çıkmazdı” denilen Halid Paşa, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın politikalarından rahatsızlığını da dile getirmeye başlayınca Ankara’da ve Meclis kulislerinde Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy’da içerisinde yer aldığı Terakkiperver Cumhuriyet Fırka’sına geçebileceği konuşulmaya başlandı.
Muhalefete geçmesi sonunu getiren yolu açtı
1925 yılı başlarından itibaren bu grupla iyice arası açılmaya başlayınca, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na geçmeyi düşünüp düşünmediğini soran gazetecilere: “Bu hususta henüz karar vermediğini, partinin programını incelediğini söyleyen Deli Halid Paşa, Bursa’daki milletvekili ara seçimlerinde de , Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın adayı Sakallı Nurettin Paşa’ya destek verdi.
Deli Halid Paşa’nın Meclis’te vurulmasına kadar varan olaylar zinciri ise daha sonra İstiklal Mahkemesi Reisi olarak yüzlerce idam kararına imza atan Afyonkarahisar Mebusu Kel Ali ile yaşadığı tartışma ile başladı.
“Kel Ali, Meclis kürsüsünde yaptığı bir konuşmada Paşaların Cumhuriyet Halk Fırkası’na karşı ortaya koydukları bu muhalefeti “Paşalar Hükümeti” kurmak istiyorlar” diyerek kinayeli bir şekilde eleştirmişti. Deli Halid Paşa, Kel Ali’nin bu sözlerine oldukça sinirlenmiş, “Sen Paşalara hakaret mi ediyorsun? Sana emr ü kumanda etmiş insanlara kinayeli laf atmaya sıkılmıyor musun” diye bağırmıştı. Kel Ali Bey ise hemen alttan alarak kendisinin de asker olduğunu bu sebeple sarf ettiği bu sözlerini hakaret olarak almamasını söylemesi üzerine Deli Halid Paşa: “Sen askersin amma Paşa değilsin. Neden Paşalığa terfi edemediğini de, bende senin kadar bilirim diyerek sert çıkmış, bunu “Harp Malullerinin Terfihi Kanunu”nun görüşmelerinde yaşananlar takip etmişti.
Bu kanuna çok önem veren Deli Halid Paşa, gazi ve ailelerinin haklarını savunarak: “Harp malullerinin şu harpte, bu harpte malul olmuşlardır diye ayrı ayrı muamelelere tabi tutulmaları doğru değildir. Düşman karşısında kahramanca dövüşürken yaralanıp malul olan her yiğit, aynı muameleyi görmeli, halbuki siz beyler, İstiklal Harbi malullerini nakdi mükafatla arazi vermek suretiyle taltif ediyor, diğer harp malullerini bu taltiften mahrum bırakıyorsunuz, bu doğru değildir. Bütün harp malullerinin nakden ve arazi verilmesi suretiyle taltif edilmelerini teklif ediyorum” deyip de: “Hayır olamaz, o kadar paramız yok. Esasen bütçeyi bütün bütün sarsamayız-ve Afyon Mebusu Kel Ali’nin “Malul gazileri hemen bir araya toplayamazsınız” şeklindeki itirazlarına: “Ben Kars’tan arabalar dolusu ganimet ve mücevher yolladım, onlar nereye gitti? “ diyerek yolsuzlukları da dile getirmiş ve “Hiçbir teklifimi kabul etmiyorlar…Bu nedir böyle? Artık hiçbir şeye karışmayacağım! Diye tepkisini ortaya koymuştu. Deli Halid Paşa’yı ölüme götüren en önemli sebeplerden biri de bu yolsuzluk iddiası olmuştu.
Halid Paşa ayrıca İş Bankası’ndaki yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkması üzerine hiç çekinmeden Celal Bayar ile Kel Ali’yi reisicumhura şikâyet etmişti.
Nasıl öldürüldü?
Deli Halid Paşa’nın vurulması olayı “Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 10 Şubat 1925 tarihli nüshasında “Müessif Bir Vak’a” başlığı ile yer almış ve haberde: “Afyon Mebusu Ali Bey Ardahan Mebusu Halid Paşa arasında dün müessif bir hadise olmuştur.” Denilerek hatıratlara ve basına yansıyan şekliyle ayrıntıları verilmekteydi.
“Büyük Millet Meclisi Riyaseti’nden tebliğ olunmuştur:
Bugün saat altıya doğru Meclis koridorlarında Ardahan Mebusu Halid Paşa ile Afyonkarahisar Mebusu Ali Bey arasında müessif bir vaka tahaddüs etmiştir. Divan Riyasetince istima edilen şuhudun ifadelerine nazaran vaka ber-vech-i ati cereyan etmiştir.
Halid Paşa, El-Aziz Mebusu Hüseyin Bey’le tahaddüs eden münakaşadan mütevellid heyecan ve hiddet ve infialini teskin için tavassutda bulunan ve iki arkadaş arasında bir hadise vukuna meydan vermemeye çalışan Afyonkarahisar Mebusu Ali Bey’e karşı birden bire izhar-ı şiddetle artık Hüseyin Bey’le olan nizaını terk eylediğini ifade etmiş ve Meclis’in medhal koridorunda her iki cebinden çıkardığı iki rovelverle Ali Bey üzerine ateş etmeğe başlamıştır. Bunun üzerine Ali Bey tahfiz için geri geri gitmekte iken merdiven basamağına ayağı takılarak arkası üstü düşmüş ve Halid Paşa, Ali Bey’in üzerine tekrar saldırmıştır. Bu boğuşma neticesinde Ali Bey hafif surette yüzünden ve Ardahan Mebusu Halid Paşa karnından mecruh olmuştur. Meclis Divan Riyaseti icra eylediği tahkikat-ı evveliyeyi müteakib derhal Ankara Mahkeme-i Asliye-i Müdde-i Umumiliği’ni davet ve tahkikat-ı evveliye evrakı ile beraber kendisine tevdi-i keyfiyet eylemiştir.
Müdde-i Umumi’lik alelusul takibat ve tahkikat-ı kanuniyeye devam etmektedir. Halid Paşanın ahval-i sıhhiyesinde bir vahamet olmadığı müdavata başlayan etıbba tarafından temin olunmaktadır.
Halid Paşa’nın tedavisini icra etmek üzere Reisicumhur Hazretleri tarafından Operatör Orhan Tahsin Bey’in Ankara’ya davet edildiği haber alınmıştır.”
Deli Halid Paşa: “Kel’i (Kel Ali’yi) altıma aldım, hergele Rauf beni arkamdan vurdu!”
Bu hadise, günümüze kadar olayın şahitleri ve dönemin basın mensupları tarafından iki farklı bakış açısı ve anlatanların siyasi açıdan iktidar ve muhalefet olarak mensup oldukları tarafa göre dillendirilmiş ve değerlendirilmişti. Resmi tebliğde yer almayan bilgilere göre; Cebelibereket(Osmaniye) Mebusu Avni Bey ve Rize Mebusu Rauf Bey, boğuşmaya müdahale etmişlerdi. Kendisine soranlara ve Mustafa Kemal Paşa’ya: “Kel’i (Kel Ali’yi) altıma aldım, hergele Rauf beni arkamdan vurdu! Cevabını veren Halid Paşa, Meclis’teki muhasebe odasına götürülmüş ve bir masa üzerine yatırılmıştı. Haberde belirtildiği gibi Reisicumhur tarafından Operatör Orhan Tahsin Bey’in Ankara’ya gelişine değin Halid Paşa’yı hiç kıpırdatmamak kararı verilmişti. Kurşun kalbinin beş parmak altından geçerek dalağını yırtmıştı!
Bu süre zarfında Halid Paşa’nın “sıhhi durumu gerekçe gösterilerek” ifadesi bile alınmadı. Olay mahkemeye intikal ettirilmedi. Meclis’e gelip, Halid Paşa’yı görmeden “gayet gizli tahkikat” yapan sorgu hâkimi: “Halid Paşa’nın karnından yaranmış olmasına bakarak Afyonkarahisar Mebusu Kel Ali’nin nefsi müdafaada bulunduğu” şeklinde zabıt düzenledi. Deli Halid Paşa ise son nefesine kadar kendisini “Rauf Bey’in vurduğunu söyleyecekti.
Halid Paşa’nın ölümünden sonra katiller mahkemeye hiç çıkmadı.
Hastaneye götürülmedi…
12 Şubat 1925 Perşembe günü Dr. Orhan Abdi ile Operatör Süreyya Bey meclis binasında Halit Paşa’yı ameliyat ettikten sonra operasyonun başarılı geçtiğini ve Paşa’nın sağlık durumunun iyiye gittiğini bildirirler. Fakat iki gün sonra 14 Şubat 1925 Cumartesi günü hayatını kaybeder. Bu süreçte 5 gün boyunca meclisteki bir odada yatar. İşin garip tarafı ise raporda ölüm sebebi olarak zatürre gösterilmektedir. Hâlbuki çok açık bir şekilde saldırı sırasında aldığı yara ve sonrasında bilerek veya bilmeyerek ortaya konulan ihmalden ötürü hayatını kaybetmiştir…
Yapılan devlet töreninin ardından vasiyeti gereğince Eyüp’te toprağa verildi. “Girdiği savaşlarda dokuz kez yaralanmış Halid Paşa’nın mezarı, Milli Mücadele’nin komutanlarından olarak 11 Ağustos 1983 tarihli 2876 sayılı yasayla devlet mezarlığına nakledildi ve adı geçen yasa ile kurulan Atatürk Araştırma Merkezi” onur üyeliğine seçildi.
Kaynak: dunyabulteni.net/Emre Gül
İlk yorum yapan siz olun