İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

MK-Ultra: Zihinlerin Sessiz İşgali

Komplo Kafası arşivlerinden: Gerçekliğin karanlık laboratuvarlarına hoş geldiniz…

Allen W.Dulles, CIA Direktörü. Atom Enerjisi Komitesi yürütme oturumunda

10 Nisan 1953… CIA’nın yeni direktörü Allen Dulles, Princeton mezunlarının toplantısında yaptığı sıradan bir konuşmayla tarihin en karanlık projelerinden birine zemin hazırlıyordu. Dışarıdan bakınca, soğuk savaşın alışıldık bir günüydü: Kore Savaşı sona ermiş, Amerikan esir askerlerin bazıları dönmemeye karar vermiş, bazılarıysa “komünist savaş suçlarını” itiraf etmişti. Peki bu askerler neden kendi ülkelerine sırt çevirmişti?

Allen Dulles bu soruya cevabı kafaların içinde arıyordu: “Zihinler için bir savaş yürütülüyor.” dedi. Sovyetler’in beyin yıkama yöntemlerinden dem vurdu. Ve Amerika’nın bu psikolojik cephede geri kaldığını itiraf etti. İşte o gün, masum bir konuşmanın gölgesinde, CIA’nin en gizli ve etik dışı programlarından biri başlatıldı: MK-Ultra.


Hükümetin gizli zihin kontrolü programı 1960’larda, psychedelic ilaç kullanımını nasıl patlattı?

MK-Ultra: Zihin Kontrolünün Kara Kutusu

Dulles’in onayıyla başlatılan bu proje, görünürde “biyolojik ve kimyasal maddelerin zihin üzerindeki etkilerini araştırmak” amacı taşıyordu. Ancak perde arkasında bambaşka şeyler dönüyordu.

Elektroşok, hipnoz, radyasyon, yalan makinesi, LSD, bilinç bozan kimyasallar… Bunlar deneylerin rutin parçalarıydı. Denekler mi? Çoğu gönüllü bile değildi. Akıl hastanelerindeki hastalar, cezaevlerindeki mahkûmlar, hatta sokaktan toplanan evsizler bile bu deneylerde kobay olarak kullanıldı.

Boston’un ünlü gangsteri Whitey Bulger bile MK-Ultra’nın kurbanlarındandı. LSD altında gördüklerini şöyle anlatmıştı:
“Oda şekil değiştiriyordu. Duvarlardan kan akıyor, insanlar iskelete dönüşüyordu. Kafamın içinde patlamalar… Halüsinasyonlar sonsuzdu. Delirdiğimi düşündüm.”

Suçlu James “Whitey” Bulger’ın 1959 polis resimleri. (Foto: Donaldson Koleksiyonu / Michael Ochs Arşivi / Getty Images)

LSD: Zihin Silahı mı, Bilim Kurgu mu?

CIA, LSD’nin zihin kontrolü için ideal madde olabileceğini düşünüyordu. Sovyetler’in bu maddeyi stokladığına dair söylentiler, Amerikan istihbaratını daha da paranoyak hale getirmişti. CIA bu maddeyle insanların iradesini kırabileceğine, sorgularda kullanılabileceğine ve gerekirse suikastları kolaylaştırabileceğine inanıyordu.

1953 yılında, Maryland ormanlarında yapılan bir toplantıda, ajanlar LSD’nin gerçek etkilerini anlayabilmek için “habersiz denekler üzerinde deney yapılması gerektiği” kararına vardılar. Yani insanlar, neye maruz kaldıklarını bilmeden CIA’nın deney kobayına dönüşecekti.

Doktor Harry Williams ve Dokto Carl Pfeiffer bir LSD Deneyinde. (Foto: Bettmann / Getty Images)

Operasyon Midnight Climax: Ahlakın Çöktüğü Yatak Odası

CIA’nın en rahatsız edici projelerinden biri de Operasyon Midnight Climax idi. San Francisco’da kurulan dairelerde, seks işçileri müşterilerini LSD ile dozlayıp, iki yönlü aynaların arkasında oturan CIA ajanlarının gözleri önünde “doğal ortamda zihin kontrol deneyleri” gerçekleştiriyordu.

Bu operasyon, sadece uyuşturucu etkilerini değil, aynı zamanda cinsellik ve manipülasyonun birleşimini de araştırıyordu. Ancak zamanla bu deneyler birer bilimsel çalışma olmaktan çıkıp birer röntgenci karnavala dönüştü. Projeyi yöneten George White’ın bir itirafı her şeyi özetliyor:
“Yalan söylemek, çalmak, aldatmak, hatta öldürmek… Ve tüm bunlar devletin bilgisiyle! Daha büyük eğlence olabilir mi?”

George Hunter White, Federal Narkotik Bürosu, New England bölges süpervizörü. (Foto: Evelyn Straus / Getty Images aracılığıyla NY Daily News)

MK-Ultra’nın Sonu: Kağıtlar Yakıldı, Hafızalar Silindi

1963’te bazı CIA görevlileri etik ihlallerden endişe etmeye başladı. Özellikle gönülsüz deneklerin kullanılması, kurum içinde sessiz bir krize neden oldu. 1977’de Senatör Edward Kennedy’nin öncülüğünde başlatılan soruşturmalarda korkunç gerçekler birer birer ortaya döküldü.

Ancak büyük bir sorun vardı: Belgelerin çoğu 1973’te imha edilmişti. CIA, projeye dair kayıtları “katılımcıların mahremiyetini korumak” bahanesiyle yok etmişti. Bu yüzden MK-Ultra hakkında elimizde kalanlar sadece birkaç belge, birkaç tanıklık ve çok daha fazlasının asla öğrenilemeyeceği hissi…

Başkan Gerald Ford, Dr. Frank Olson 1975’te. (Foto: Bettmann / Getty Images)

Peki Ya Şimdi?

MK-Ultra’nın resmi olarak sona erdiği söyleniyor. Ama bu projeden öğrenilen tekniklerin, günümüz psikolojik operasyonlarında kullanıldığına inananlar hiç de az değil. Medya manipülasyonu, sosyal medya algoritmaları, dijital propagandalar… Bunların yeni nesil zihin kontrol araçları olduğunu iddia edenler var.

Şimdi kendine sor:
Zihnini gerçekten sen mi yönetiyorsun, yoksa görünmeyen bir MK-Ultra artık herkesin içinde mi yaşıyor?

MK Ultra size sadece bir komplo mu geliyor? Yoksa buzdağının görünen kısmı mı? Yorumlarda tartışalım!

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın