
Stablecoin faiz yasağına dair güncel gelişmeler, düzenlemeler (MiCA, GENIUS), etkileri ve DeFi protokolleri, tokenleştirilmiş mevduatlar gibi alternatifler hakkında detaylı bilgi.
# #Stablecoin
Dünya çapında stablecoin kullanıcılarına faiz ödeme yasağı, giderek daha uyumlu bir düzenleyici çerçeve altında uygulanıyor. Stablecoin’lerin gerçek, yüksek kaliteli varlıklarla desteklenmesi, düzenli denetimlere tabi tutulması ve ihraç edenlerin stablecoin bakiyeleri üzerinden faiz ödemesinin yasaklanması gerekiyor. Bu yasağın ABD’de GENIUS Yasası, Avrupa Birliği’nde MiCA ve Hong Kong ve Singapur’da benzer yasalarla yer aldığı belirtiliyor.
Bu faiz yasağının uygulanmasının zor olabileceği ve hatta istenmeyen sonuçlara yol açabileceği düşünülüyor. Yasağın temel gerekçesi, likiditeyi geleneksel bankacılık sisteminde tutmak ve risk yönetimini kolaylaştırmak. Ancak bu argüman etkili olmayabilir ve yasağı aşmaya yönelik girişimler beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Bazı kripto borsaları, stablecoin tutmak için geleneksel bankaların sunduğu faiz oranlarına yakın “ödüller” sunuyor. Ayrıca, AAVE gibi getiri sağlayan platformlara aktarım kolaylığı bulunuyor. Metamask gibi ödeme hizmetleri ise Mastercard debet kartları aracılığıyla otomatik olarak bu tür platformlara aktarım imkanı sunuyor.
Avrupa’daki MiCA düzenlemeleri, stablecoin sağlayıcılarının bu tür ödüllendirme ve otomatik portföy yönetimi gibi çözümleri paket halinde sunmasını yasaklayabilir. Ancak, çoğu büyük pazarda stablecoin’lerin “sahip olma varlıkları” olarak kabul edilmesi, kullanıcıların bu varlıkları istedikleri gibi hareket ettirebilecekleri anlamına geliyor. Banka mevduatları gibi, stablecoin’ler de kısmen sağlayıcıların kontrolünde olmayabiliyor.
Pratikte, düzenleyiciler stablecoin ihraç edenlerin faiz ödemesini engelleyebilir ancak kullanıcıların bu stablecoin’leri getiri sağlayan DeFi protokollerine aktarmasını engelleyemezler. Şu anki ABD ve Avrupa faiz oranları (temel hesaplar için %3-4 civarında) göz önüne alındığında, stablecoin’leri getiri sağlayan DeFi protokollerine aktarmanın maliyeti, elde edilecek getiriden daha düşük. Ancak, faiz oranları sıfıra yakın bir seviyeye düşerse bu durum değişebilir.
Kullanıcıların stablecoin ve getiri sağlayan varlıklar arasında sürekli olarak hareket etmesi durumunda, gelecekte büyük ve ani para hareketleri yaşanabilir. Ancak, şu anda bu risk düşük seviyede. Blockchain ekosistemi olgunlaştıkça, bu tür otomatik işlemlerin daha da yaygınlaşması bekleniyor. Ethereum ekosistemi zaten günde 400.000’e yakın karmaşık DeFi işlemi gerçekleştiriyor ve Layer 2 ağları sayesinde önemli bir kapasite artışı potansiyeli bulunuyor.
Eğer stablecoin faiz yasağı etkili bir şekilde uygulanırsa, tokenleştirilmiş mevduatlar potansiyel olarak fayda sağlayabilir. JPMorgan Chase (JPMC) tarafından desteklenen bu fikir, stablecoin’lerin aksine banka mevduatlarına bir talaktır. Tokenleştirilmiş mevduatlar, banka hesaplarının on-chain bir temsilidir ve getiri sağlayabilir, ancak aynı zamanda karşılılık riski de taşır. JPMC’nin Ethereum üzerinde yürütmekte olduğu pilot proje, ERC-20 token kullanıyor ancak transferleri belirli bir liste üzerinde yetkili müşterilere ve ortaklara kısıtlıyor. Kullanıcılar, yerleşik getirinin avantajlarını, izin verilen bir varlık kullanmaya yönelik kısıtlamalarla dengelemek zorunda kalacaklar.
Bankacılık sisteminde faiz ödeme yasağına ilişkin mücadele yeni bir konu değil. 1929 ekonomik çöküşünden sonra, ABD hükümeti bankacılık ve finans düzenlemelerini sıkılaştırmıştı. 1933 Banking Yasası (Glass-Steagall Yasası) kapsamında, mevcut hesaplar üzerinden faiz ödeme yasağı getirilmişti. Bu yasağın 1972 yılına kadar devam ettiği, Massachusetts eyaletindeki Consumer Savings Bank of Worcester’ın “Negotiable Order of Withdrawal” (Çek Talimatı) hesabı sunmaya başlamasıyla birlikte değişti. Bu hesaplar, mevduat hesabına otomatik olarak bağlantılı ve faiz ödeyen ilk hesaplar olmuştu. Ancak, bu tür çözümlerin ortaya çıkması, bankacılık sisteminin yaygın olarak bilgisayarlaşmasıyla mümkün olmuştu. Blockchain tabanlı bir dünyada böyle bir engel bulunmuyor.
Sonuç olarak, stablecoin kullanıcılarına faiz ödeme yasağının uygulanması kolayca aşılabilir görünüyor. Bu durum, geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarmak yerine, aynı hataları tekrarlama riskini taşıyor. Stablecoin sağlayıcılarının bankalar gibi faiz ödemesine izin verilmesi, daha rekabetçi ve yenilikçi bir ekosistem yaratabilir.
Yatırımcılar için bu durumun kısa vadede büyük bir etki yaratması beklenmiyor. Ancak, uzun vadede stablecoin ekosisteminin gelişimi ve getiri potansiyeli üzerinde önemli bir rol oynayabilir. Yatırımcıların, stablecoin’lere yatırım yaparken riskleri dikkatlice değerlendirmesi ve uzun vadeli bir bakış açısıyla hareket etmesi önemlidir.
Yönlendirme, kafa karıştırma yok. VIP üyelik, Ultra VIP üyelik hiç yok..
Haber direkt size gelsin. Kripto para piyasalarını, profesyonel yorumları ve en son haberleri almak için :
duokripto (telegram grubu)