Bazı insanlar ilk bakışta tesadüfi gibi görünen olaylarla karşılaşıyorlar. İşin ilginç yanı, bu kişiler, bu garip rastlantıları kendi yararlarına kullanmayı başarabiliyorlar. Sözgelimi büyük miktarda para kazananlar var.
O gece Louisville İstasyonu’nda duran trende, George D. Bryson tek başına yolculuk ediyordu. New York’a yaptığı yolculuğu yarım bırakıp, tarihi Kentucky kentini görmeye karar verdi. Daha önce Louisville’e hiç gelmemişti, bu nedenle iyi bir otelin nerede bulunduğunu sorarak öğrendi. Tanıdıklarından ve yakınlarından hiç kimse onun o gece Louisville’de olduğunu bilmiyordu.
Otele yerleştikten sonra otel kâtibi ile şakalaştı. Ona şöyle dedi: “Bana mektup var mı?” Kâtip, arkasına baktı ve Bryson’ı çok şaşırtan bir şey yaptı. Ona üzerinde adı ve oda numarası yazılı bir mektup uzattı. Aynı odada, bir diğer George D. Bryson kalmıştı, tek fark otele geliş zamanlarındaki farklılıktı.
Şans yasaları
Evren, bir kaos sonunda veya bir rastlantı sonucunda değil, bir kurala bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Şüpheciler doğal olarak katı düşünüyorlar. Onlara göre olaylar birbirleriyle benzeştiği zaman, insanlar bir tür sıçrayış yaparak eş olay gruplarıyla buluşuyorlar.Hatta bir diğer görüşe göre, bu şekilde benzer olay grupları izlenerek gelecek önceden bilinebilir veya kehanet bilgisi elde edilebilir. Ama bu yaklaşımda kesin olarak normalüstülük yoktur deniyor.
Eğer bir parayı havaya atarsanız, olasılık yasalarına göre yazı ve tura gelme olasılığı eşdeğerdedir, ama bu olasılık belli bir sıra izlemez. Dr. Weaver bir parayı 1024 defa havaya atarak bir deney yapmış ve ancak yedide iki ve altıda dört oranlarında tekrarlarla paranın yazı gelmesi devamlılık göstermiştir.
Aynı olay rulette de görülür. Monte Carlo’da bir sayı üst üste 28 defa tekrarlanmıştır. Olayın gerçekleşme olasılığı 268 milyonda birdir. Uzmanlar buna, sadece olabilir diyorlar ama olmuştur ve dünyanın herhangi bir yerinde bir rulet tekerleği yeterli dönüşü yaptıktan sonra olay yinelenecektir.
Monte Carlo’yu batıran adam
“Monte Carlo’da Kasayı İflas Ettiren Adam” adlı şarkı, bu tür seri sayıların gelme sırasını bilen, Charles Wells için yazıldı. Wells, şişman bir İngilizdi. 1891 ‘de adı şarkıya geçtiği /aman. Monte Carlo gazinosunu rulet masasında tam üç kez iflas ettirmişti. Görünürde hiçbir yöntemi veya sistemi yoktu. Ama her defasında kırmızı ve siyah sayıları doğru olarak bildi.
Oyun salonundakiler, her oyunun sonunda oyun masasının siyah örtü ile örtül-düğünü ve o gün için kapatıldığını gördüler. Üçüncü ve son defada Wells, gece gazinoya geldi ve oyunu beş sayısıyla açtı. Otuz beşe bir oranında oynuyordu. Kazandı, parasını çekmedi, aynı sayıya devam etti ve olay beş defa tekrarlandı, sonuçta siyah örtü yine getirildi.
Wells’in ne kadar kazandığı bilinmiyor ama kazandıklarıyla beraber gazinodan ayrıldığı ve bir daha gelmediği biliniyor. Daha ilginci, Wells’i o günden sonra, kimse hiçbir yerde göremedi.
932 numaralı vagon
Bazen rastlantılar bağımlı bir özellik taşır. New York’ta bir banliyö treni, açık unutulan köprüden Newark Körfezi’ne uçmuş ve kazada birçok insan ölmüştü. Bir zaman sonra vagonların sudan çıkarılmasına başlandı. Fotoğrafta da görüldüğü gibi, vagonun numarası 932’dir. Bu fotoğraf kazadan bir gün sonra gazetelerde yayımlandı. Aynı gün oynanan Manhattan Lotto oyununda 932’ye oynayan yüzlerce kişi büyük paralar kazandılar. Sanki olayda büyülü bir güç vardı.
Çağdaş araştırmacılar şimdi anlamlı rastlantıları çeşitli sınıflara ayırıyorlar. En ilginçlerinden birisi uyarıcı rastlantılardır. Bunlar tehlike ve kazalarla ilgili önsezi özelliği taşırlar. Uyarıcı rastlantıların genellikle, uzun bir etki alanları vardır. Fakat, nedense bu tür olaylara önemverilmiyor veya kabul edilmiyor.
Titanik’in uğursuzluğu
Titan, Titanik ve Titanian adlarını taşıyan üç gemi, ilginç bir örnektir. 1898’de Amerikalı yazar Morgan Robertson,dey bir gemiden söz eden bir roman yayımladı. Geminin adı Titan’dı. Soğuk bir nisan gecesi Atlantik’te bir buzdağına çarpıp batıyordu. 14 yıl sonra dünyanın en büyük deniz kazalarından biri meydana gelecek ve Titanik adındaki ünlü transatlantik, gerçekten soğuk bir nisan gecesi Atlantik’te bir buzdağına çarparak batacaktı.
Benzerlikler o kadar fazlaydı ki, her iki geminin de tonajları birkaç yüz kilo farkla aynıydı. Filika sayılan aynıydı. Her iki gemi de çok lükstü, bunlara ancak Avrupa’nın sayılı aileleri binebiliyordu.
Rastlantı ve önsezi
Titanian’ın ilginç öyküsü , Titan ve Titanik rastlantısı kadar insan inancına meydana okuyor. 1935’te yine bir nisan gecesi Titanian adlı bir kömür gemisi, Tyne’den Kanada’ya doğru yol alıyordu. Tayfa William Reevesçok güçlü bir önseziyle irkildi. Kötü bir şeyin olacağını hissediyordu. Bu hissin etkisi giderek arttı. Acaba Reeves bu sezgiye dayanarak gemiyi durdurmalı mıydı?
Başka bir olay, bir diğer rastlantı ona karannı verdirdi. William Reeves, Titanik’in battığı gün doğmuştu. Yaklaşılan bir köprüye doğru “İlerde tehlike var” diye bağırdı. Daha birkaç dakika geçmeden, karanlığın içinde bir buzdağı belirdi, fakat gemi zamanında kurtarıldı.
5.600 km’yi aşan tabut
Eğer rastlantı bazen zaman ve uzayı, yani uzaklığı da aşıyorsa, olay kaosun dışındaki düzenleme teorisine uygundur. 1899’da Kanadalı aktör Charles Coghlan, Galveston’ da hastalandı ve öldü. Doğduğu yer, St. Lawrence Körfezi’nde, Prens Edward Adası’ydı. Buranın öldüğü yere uzaklığı yaklaşık 5.600 km idi. Oraya götürülemedi ve Galveston’da kurşun bir tabut içinde, granit bir mezara gömüldü.
Bir yıl sonra patlayan dev bir kasırga, adayı altüst etti ve tabut mezanndan fırlayarak Meksika Körfezi’nde denize düştü. Florida kıyısı boyunca yol aldı ve Gulf Stream akıntısıyla kuzeye doğru ilerledi.
Aradan 8 yıl geçti, 1908’de bir gün Prens Edward Adası’ndaki balıkçılar kıyıya vuran bir tabut buldular. Evet, tabut oydu.Üzerinde adamın adının yazılı olduğu gümüş levhacık, hâlâ tabutun yan tarafında yosun ve midyelerin arasından okunabiliyordu.
Arkadaşları korkulu bir saygı ile, onu doğduğu ve vaftiz edildiği kilisenin bahçesine gömdüler. Charles Coghlan evine dönmüştü. Şans mı? Kader mi? Sadece garip bir rastlantı mı?
Kaynak:
Bilinmeyen Dergisi, Sayı:37
(Tarama)
Tesadüf diye bir şey yoktur bence bu anlatılanlar gizem dolu ve bilinmeyen le ve ben şuna inan mışımdır her şeyin bir nedeni vardır