“BUGÜNDEN SONRA DİVANDA, DERGAHTA,
BARGAHTA, MECLİSTE VE MEYDANDA TÜRKÇEDEN
BAŞKA DİL KULLANILMAYACAKTIR.”
13 Mayıs 1277
Karamanoğullarının üçüncü ve en büyük hükümdarıdır. Doğum tarihinin kesin olmamakla birlikte 1246 olduğu sanılmaktadır. Ölüm tarihi ise 1283’tür. Mehmet Bey Karamanoğulları’nın başına geçtiğinde, Anadolu’da Moğol hakimiyeti bulunmaktaydı. Karaman Bey’in ölümünden sonra, Anadolu Selçuklu Sultanı IV.Rüknettin Kılıçarslan, Karaman ülkesinin idaresini, vezirlerinden Hutenoğlu Bedrettin ibrahim’e vermiş; eski ülüş sistemini tanımadığını ilan etmişti. Daha çocuk yaşta olan Mehmet Bey ve kardeşleri de yakalanıp hapsedilmişti.
IV.Rukneddin Kılıçarslanın ölümü üzerine, yerine III.Gıyaseddin Keyhüsrev geçti. Mehmet Bey ve kardeşleri serbest bırakıldı.
Karamanoğlu Mehmet Bey, başa geçer geçmez, Selçuklulara cephe aldı. Üzerine gönderilen Moğol-Selçuk ordusunu, Göksu vadisinde mağlup etti. Güneye yönelip, Sahiller Emini Hoca Yunus ordusunu da yenerek egemenliğini sağlamlaştırdı. Daha sonra, Eşrefoğlu ve enteşe Türkmenlerini de yanına alarak Konya önlerine geldi. Konya’yı zaptederek Gıyaseddin Siyavuş’u Selçuklu tahtına geçirdi.
O sırada Selçuklular, edebi dil olarak Farsça’yı, devlet işlerinde ise Arapça’yı kullanıyorlardı. Halk ise bu iki dilin dışında, kendi öz dili olan Türkçe’yi kullanmayı sürdürüyordu.
Mehmet Bey, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak, dil birliğinin sağlanması gerektiğine inanıyordu.
Kendi dilini ve kültürünü hor gören, başka kültürlerin egemenliğine girmeyi yücelik sanan, bu yoz anlayışa tepki gösteriyordu. Konya’nın alınmasından sonra, 1277 tarihli ünlü fermanını yayınladı. Türkçeden başka bir dil konuşulmasını yasakladı. O’nun bu fermanı Anadolu’da uzun yıllar yankılanmış ve günümüze kadar gelmiştir.
Konya’yı yeniden ele geçiren Moğollar, Karamanoğulları üzerine yürüdüler. Küçük bir orduyla Moğollara karşı yiğitçe savaşan Mehmet Bey, kardeşleri Tanu ve Zekeriya ile birlikte şehit düştü.
Mehmet Bey askeri ve idari yönden bilgili ve yetenekli bir devlet adamı idi. Hayatı boyunca bilim ve sanat adamlarını etrafında toplamış, onlara büyük değer vermiştir.
KARAMANOĞLU MEHMET BEY ve FERMANI
Karamanoğlu Mehmet Bey’in, 13 Mayıs 1277’de, Türkçe’yi korumak amacıyla yayınladığı ünlü fermanını, herhangi bir ferman diye nitelendirmek, yanlış olsa gerektir.
O dönemdeki Anadolu’nun durumunu kavramadan, fermanı değerlendirmek de, yine gerçeklere tam anlamıyla ulaşmamızı engeller.
XII.y.y. ve sonraları, Anadolu Selçukluları’nın hüküm sürdüğü; Anadolu Selçukluları Türk olmalarına rağmen, devletin her alanında İran hakimiyetinin apaçık görüldüğü ve Türklüğün değerlerinin, devlet eliyle unutturulmaya yüztuttuğu yıllardır.
İşte bu dönemde Karamanlılar, Anadolu’da, dil alanında değil; Türk değerlerinin yaşatılması için, her alanda, büyük mücadeleler vermişlerdir.
1238’de Selçuklular’ın İranlaşması karşısında, Karaman’lıların atası Nure Sofi’nin de katıldığı; Türklüğün savunması denilebilecek, Kırşehir’in Maliya Ovası’nda gerçekleşen savaş; Karamanoğulları’nın Anadolu’da verdikleri mücadelelerin, koltuk kavgası değil; Türk değerlerinin korunması olduğunun en açık delili sayılabilir.
Karamanoğlu Mehmet Bey de, atası Nure Sofi gibi, Anadolu’da, Türklüğün, Türk değerlerinin mücadelesini vermiştir. 1277’de yayınladığı fermanın özünde, bir milletin birlik beraberliğinin ilk adımının, dil birliği olduğu gerçeği vurgulanmaktadır.
Orta Asya’dan Anadolu’ya göçen, burada devlet ve beylikler kuran Türk boylarının, başka millellerin değerlerini kabullenip, kendi öz yapılarını terk etmeye yöneldikleri ve bu yönelişi adeta marifet saydıkları bir dönemde, sadece Karamanoğulları’nın, Türk değerlerine bağlı kalma savaşı vermeleri ve Karamanoğlu Mehmet Bey’in bu gerçeği, tarih sayfalarına, fermanıyla kazıması, Anadolu Türk tarihinin en önemli adımlarındandır.(kaynakça:http://www.karaman.gov.tr/)
İlk yorum yapan siz olun