Bir gün bir öğretmen, uzun bir tren yolculuğunda, yanındaki koltukta oturan bir çiftçiyle sohbet etmeye karar verir. Vakit geçirmek ister; ama sıradan bir sohbetle değil… Aklına bir “bilgi oyunu” fikri gelir.
🎲 Zihin Oyunu Başlıyor
Öğretmen gülümseyerek çiftçiye döner:
“Size küçük bir oyun teklif ediyorum. Ben size bir soru sorarım. Cevabı bilemezseniz, bana 5 € verirsiniz. Sonra siz bana bir soru sorarsınız. Ben bilemezsem, size 500 € veririm. Ne dersiniz?”
Çiftçi fazla düşünmeden başını sallar. Öğretmen başlar:
“Dünya ile Ay arasındaki tam mesafe nedir?”
Çiftçi sessizce cebinden 5 € çıkarır ve öğretmene uzatır. Şimdi sıra çiftçide…
Biraz düşündükten sonra sorar:
“Hangi hayvan üç ayakla dağa tırmanır, dört ayakla iner?”
🧠 Bilgi Her Zaman Yeterli mi?
Öğretmen afallar. Tüm bildiklerini gözden geçirir, defterlerine bakar, internette araştırır (varsayalım ki tren Wi-Fi’li). Ama cevabı bulamaz. Sonunda pes eder, 500 € çıkarıp çiftçiye uzatır.
Çiftçi parayı alır, gülümser, başını arkaya yaslayıp uyumaya başlar.
Ama öğretmenin içi içini yer. Sonunda çiftçiyi dürter:
“Peki o hayvan ne? Söyleyin lütfen, nedir cevabı?”
Çiftçi sessizce cebinden 5 € çıkarır, öğretmene verir ve yeniden gözlerini kapatır.
💡 Ders: Pratik Zeka, Bilgiyi Yeri Geldiğinde Cebe Yollar
Bu küçük hikâyeden çıkarılacak büyük bir ders var:
Her zaman bilgiye sahip olan değil, bilgiyi nasıl kullanacağını bilen kazanır.
bence son derece anlamlı bir hikaye. ben çok beğendim şahsen. tebrik ederim