
“Eğer bir kuş siyahsa ve kuzgunsa, bu bir kanıttır. Ama bir muzun sarı olması da kuşların siyah olduğunu kanıtlar mı?”
Bu cümle ilk bakışta size saçma gelebilir… Ama durun! Belki de gerçeklik, sandığımızdan çok daha garip kurallarla işliyor. 20. yüzyılın en tuhaf düşünce deneylerinden biri olan Hempel’in Kuzgun Paradoksu, sadece felsefe dünyasını değil, bugün yapay zekâdan bilimsel metodolojiye kadar birçok alanı sarsmaya devam ediyor.
Peki, bir paradoks nasıl olur da evrende bilgiye ulaşma biçimimizi kökten sorgulatır?
Carl Hempel, 1940’larda akıl yürütme ve doğrulama problemleriyle ilgilenen Alman bir filozoftu. Onun ortaya koyduğu paradoks şunu söylüyor:
💥 Örneğin:
Siyah bir kuzgun → Doğrulayıcı kanıt
Bir kırmızı araba → Yine doğrulayıcı kanıt (!)
Bir beyaz masa? Bingo! O da kanıt olabilir!
Mantıksal çıkarım kurallarıyla oynayan bu paradoks, bilimsel gözlem ve tümevarım prensiplerini çatırdatıyor.
Peki ama neden bir elmanın yeşil olması, “tüm kuzgunlar siyahtır” cümlesine katkıda bulunsun ki?
İşte burada Hempel’in bombayı bıraktığı yer burası:
Çünkü mantıksal olarak, bir örneklemde karşıtı olmayan her şey, hipotezi dolaylı olarak doğrular.
Bu, mantığın göründüğü kadar sağduyulu olmadığını, hatta çoğu zaman bizi garip sonuçlara götürebileceğini gösteriyor. Bu yüzden Hempel’in paradoksu, epistemoloji (bilgi kuramı) için hâlâ çözülmemiş bir “bela” olarak anılıyor.
Modern bilim, gözleme ve test edilebilirliğe dayanır. Ancak Hempel’in paradoksu bize şunu sorar:
Gözlemlediğimiz her şey gerçekten hipotezimizi destekliyor mu, yoksa sadece göz boyuyor?
Paradoks, bilimsel yöntemin temelini oluşturan “doğrulama” kavramına karşı büyük bir meydan okuma niteliğinde.
Yani artık, her siyah kuşa bakarken şunu düşünmek zorundayız:
Acaba bu kuş muhtemelen bildiklerimi destekliyor, yoksa ben sadece öyle olmasını mı istiyorum?
İnanması zor ama Hempel’in bu paradoksu, günümüzde yapay zekâ sistemleri için bile kritik bir problem.
Örneğin:
Yani mantık oyunları sadece filozofları değil, artık makineleri de kafayı yedirtecek durumda!
Hempel’in paradoksu, bize mantığın düşündüğümüzden daha karmaşık ve tuzaklarla dolu olduğunu gösteriyor.
Belki de gerçeklik, sadece gördüklerimizle değil; nasıl gördüğümüzle ilgili.
Bir dahaki sefere elinize sarı bir muz aldığınızda, durup düşünün:
“Acaba ben şu an siyah kuzgunları mı doğruluyorum?”