Platon, demokrasiye karşı oldukça eleştirel bir bakış açısına sahiptir. Devlet (Politeia) adlı eserinde, yönetim biçimlerini bir hiyerarşi içinde sıralar ve demokrasiyi, zamanla diktatörlüğe dönüşebilecek bir yönetim biçimi olarak görür.
Platon’a Göre Demokrasi ve Diktatörlük
Platon, demokrasinin halkın yönetimde doğrudan söz sahibi olduğu bir sistem olduğunu kabul eder, ancak bu yönetim biçimini “özgürlüğün aşırılaşması” olarak değerlendirir. Ona göre:
Eğitimsiz ve bilgisiz kitlelerin yönetime katılması, yanlış kararlar alınmasına yol açar. Halk, kısa vadeli çıkarlarına odaklanarak, bilgeliğe veya devletin uzun vadeli iyiliğine önem vermez. Halkın çoğunluğu, kendilerini en çok memnun eden liderleri seçer, ancak bu liderler genellikle popülist ve beceriksiz olabilir.
Kaostan kurtulma isteği, halkı bir “kurtarıcıya” yönlendirir ve bu kurtarıcı bir tiran olur. Halk, düzeni sağlama vaadiyle bir kişiye olağanüstü yetkiler verir.
Bu kişi, başlangıçta halkın sevgisini kazanır, ancak zamanla tüm gücü kendinde toplar ve bir diktatöre dönüşür.
Platon’a Göre İdeal Yönetim ve Eğitimin Rolü
Platon, en iyi yönetim biçiminin bilgeler tarafından yönetilen bir aristokrasi (bilgelerin yönetimi, yani filozof kralların yönetimi) olduğunu savunur. Ona göre:
1-Eğitim, bireyleri ahlaki ve entelektüel olarak geliştirerek iyi yöneticiler yetiştirmelidir.
Halkın çoğunluğu, yönetime doğrudan katılmamalı, ancak eğitimli, bilge yöneticiler tarafından adil bir şekilde yönetilmelidir.
2-Bilge yöneticiler, kişisel çıkarlar yerine devletin uzun vadeli refahını düşüneceklerdir.
Platon’un görüşlerine göre, eğitim olmadan demokrasi, halkın kendi sonunu hazırladığı bir sistem haline gelir. Kitleler, popülist liderleri seçtikçe demokrasi, yavaş yavaş tirana dönüşen bir demagogun eline geçer. Bu nedenle Platon, ancak bilge ve eğitimli kişilerin yönetime gelmesiyle sağlıklı bir toplumun oluşacağını savunur.