Mart 29, 2024

Sayı istasyonları gizemi

Sayı istasyonları (veya numara yayınları), kökeni tam belli olmayan ve sayı okunan radyo yayınlarına denir. Genellikle sayılar okunmakla beraber, bazen harf de okunduğu olur. Bu yayınlara Mors kodları da dahil edilebilir. Genellikle okuyan, sanal bir kadın sesidir.[1]

En basit, sayı istasyonları, genellikle 3.000 ve 30.000 kilohertz arasında çalışan, kısa dalga radyo vericileridir. Pek çok ülkede bulunuyorlar, ama kimse ne kadar çok olduğunu bilmiyor. Genellikle bilgisayarlı bir sesle seslenen sayı ya da sayı dizilerini aktarırlar. Diğerleri Mors kodu ile yayın gönderir veya sadece çeşitli sesler yayarlar.[2]

Sayı istasyonları, aralıklı seslerle sabit bir sayı ya da harf dizisi ya da şarkı sözleri aktaran kısa dalga radyo vericileridir. Sesler, erkek yada kadın, genç ya da yaşlı olabilir.[3]

Radyo meraklıları, bu yayınlara “Nancy Adam Susan”, “The Lincolnshire Poacher”, “The Swedish Rhapsody” veya “The Gong Station” gibi renkli isimler vermiştir.[4]

E03 ” Lincolnshire Poacher” aralık sinyalinin kaydedilmesi, ardından 5 sayı, 0-2-5-8-8 arasında kodlanmış bir aktarım şöyledir:

Başka bir aktarım:

Sayı istasyonları hakkında birçok teori ortaya atılmıştır. Bu teoriler arasında en çok yaygın görüş, bu yayınların bilgi ve görev yaydığı üzerinedir.[1] Bu teoriye göre sayı istasyonları, yabancı ülkelerde faaliyet gösteren istihbarat görevlilerine hitap edildiğine inanılan, kısa dalga yayınlarıyla formatlanmış sayıların yayınlarıyla karakterize edilen radyo istasyonlarıdır.[5]

Sayı istasyonlarının başka bir dünyadan devletle birlikte ya da yasadışı olarak aramızda yaşayan dünyadışı”yabancı” varlıklara gönderildiğini iddia edenler de olmuştur.[6]

Günümüzde sayı istasyonlarının yerini dijital istasyonlar almıştır. “Perdeli” sesler, mavi ve kırmızı dikdörtgenler dışında hiçbir şey içermeyen videolar yayınlayan kimi Youtube kanalları bunlardan bazılarıdır:

 

Webdriver Tolso adlı bir Youtube kanalından yapılan dijital bir aktarım
Hiç kimse, bu tür videoların ne için olduğu ya da kullanıcının kim olduğu hakkında bir fikre sahip değildir. Genel kanı, bu tür videoların sayı istasyonlarında olduğu gibi, istihbarat ajanlarının internet üzerinden bu tür videolarla iletişim kurduğudur.[3]

Uzun süredir bir sayı istasyonu olduğu düşünülen Buzzer, 40 yıl boyunca durmaksızın bir “nabız” sesi yayınlamıştır. Bu istasyon hakkında birçok komplo teorisi ortaya atılmıştır. Bunlardan biri de Rusya bir saldırıya uğradığında nükleer bir saldırı başlatacak olan “Perimeter” adlı bir Rus Kıyamet Programı ile bağlantılı olduğudur. Çoğu uzman, Buzzer adlı istasyonun havaya uçması durumunda bunun dünyanın sonu için bir başlangıç olduğunu teorilerine eklemişlerdir.[7]

Buzzer adlı istasyondan bir aktarım:

Uzmanlar, sayıları oldukça azalsa da, sayı istasyonlarının günümüzde hala varlıklarını sürdürdüğünden eminler.[4]


İstihbarat Dünyası ve Sayı İstasyonları
Sayı istasyonları, yıllar boyunca gazeteciler, video oyun tasarımcıları ve film yapımcılarının ilgi odağı olmuştur. Buna rağmen bu sinyallerin gerçekte ne olduğuna dair çok az açıklama vardır. Bu istasyonlar, genellikle “ürkütücü”, “ürpertici” ya da “gizemli” olarak tanımlanırlar ve istasyonlarla ilgili tartışma, burada sona erer.

Bazı komplo teoricileri için bir hayal kırıklığı yaratabilir; fakat sayı istasyonları, uzaylılardan ya da beyin kontrol cihazlarından gelen sinyaller değildir. Sadece soğuk savaştan kalma ölü emanetler de değildir.

Kriptografi, yani metin ve verileri şifreleme bilimi, Roma İmparatoru Sezar’dan beri mevcuttur. Telsizin icadından önce gizli mesajlar, kodlanmış harfler ve ışık sinyalleriyle iletiliyordu. 19. yüzyılda önce telgraf, sonra da telefonla; iletişim, daha kolay hale geldi. Yüzyılın başında radyo icat edildi ve hızlı bir şekilde askeri kullanıma sokuldu. Almanlar, 1914’te Alman ordusunun “hızlı bir şekilde” emirlerini iletmesi ile Doğu Prusya’da ezici bir zafer kazandılar.[8]

Casusluk konusunda uzmanlaşmış olan Rupert Allason, sayı istasyonları ile ilgili şöyle diyordu: “Hiç kimse, bir casus ile iletişim kurmanın daha kolay bir yolunu bulamadı.” Allason’a göre sayı istasyonlarının tek amacı, mutabakata dayalı bir iletişim şekli kullanmanın zor olduğu bir bölgede istihbarat kurumlarının reddedilen alanlarda ajanlarıyla iletişim kurmasıdır.

Conet Projesi’nin yaratıcısı Akin Fernandez, şöyle demektedir: “Bu sistem, tamamen güvenlidir. Çünkü mesajlar takip edilemez ve hedef alıcı, herhangi bir yerde olabilir.” [4]

Sayı istasyonlarının ilk kullanımı, 1. Dünya Savaşı’nın son yıllarında düşük ve orta dalga frekanslarıyla mors kodlarının gönderilmesiyle başladı. 1920’lerin başında kısa dalga kullanıma girdi ve o tarihten beri de şifreli mesajlar göndermek için kullanıldı.

Kısa dalga sinyalleri, belirli bir açıyla İyonosfer’e gönderildiğinde, ufkun ötesindeki büyük mesafelere geri yansır. Bu, yabancı ülkelerdeki istihbarat operasyonları ya da askeriyenin emir göndermesi için oldukça kullanışlıdır. Ama bu sinyaller tüm dünyadan duyulacaksa, illa ki şifrelenmelidir. Tek kullanımlık şerit’lerin geldiği yer burasıdır.[8]

Tek kullanımlık şerit, doğru kullanıldığı takdirde kırmanın imkansız olduğu kanıtlanmış şifreleme türüdür. Düz metin için her bit veya karakter düz metin olarak aynı uzunlukta bir gizli rastgele anahtar ile her bit veya karakter modüler olarak eklenerek şifreleniyor. Anahtar gerçekten rastgele ise,düz metinden oldukça ve daha büyükse ,kısmen veya tamamen tekrar kullanılamıyorsa ve gizli tutuluyorsa şifreli metni anahtarı bilerek kırmak veya şifrelemek imkansızdır. Ayrıca herhangi bir şifre otp (tek kullanımlık şerit) anahtarları ile aynı şartlarda olsa da mükemmel gizlilik özelliklerindeki şifre yerine kullanılamayacağı kanıtlanmıştır.Ancak pratiklik problemi tek kullanımlık şeritlerin yaygın olarak kullanılmasını engellemiştir.[9]

1945’ten 1956’ya kadar CIA ve İngiliz İstihbarat Servisi; Baltık ülkeleri, Belarus ve Ukrayna’daki anti-Sovyet gerillalarını desteklemek için casuslarını buraya göndermiştir. Bu ajanların çoğu, radyo vericileri ve kod kitaplarıyla yakalanmıştır. 1988’de KGB, bu kod kitapları ve vericileri, “The Game” adlı sinema filminde göstermiştir.

FBI, Amerika Birleşik Devletleri Komünist Partisi’nde arama yaptığında, Sovyetler tarafından ABD’li komünistlere gönderilen çok sayıda şifreli mesajı ele geçirdi. FBI, bu şifreli mesajları KGB’ye sızan casuslarından aldıkları kod çözme komutlarıyla “Operasyon Solo” hakkındaki kamuya açık FBI dosyalarında görüldüğü gibi çözdü. 1983’te KGB, aslında bir CIA ajanı olan Sovyet diplomat olan Alexander Ogorodnik’i deşifre etti. Ogorodnik, Amerikan sayı istasyonlarında görev almıştı.[10]

1989’da İngiltere’de bir casus tutuklandı; çünkü ekipmanı hatalıydı ve mesaj, diğer insanların dairelerine yayılmıştı. O, şanssızdı.

Eski bir GCHQ yetkilisi, “Çavuşesku rejimi çökünce, Romanya’dan bir yayın kesintisi yaşandı.” demekteydi.[4]

Küba’nın “Atención” sayı istasyonu, resmi olarak casusluk yapmakla suçlanan dünyanın ilk sayı istasyonu oldu. 1998’de Küba casuslarının Wasp Ağı’nın tutuklanmasını takiben bir ABD federal mahkeme, casusluk davasının merkeziydi. ABD’li savcılar, sanıkların Sony el tipi kısa dalga alıcısı kullanarak Atención’dan alınan kodları yazdıklarını iddia etti. FBI, 1995’te bir adamın dairesine girdiklerini ve Atención sayı kodu için bilgisayar şifre çözme programını kopyaladıklarını ifade etti. Savcıların mahkemede açıkladıkları Atención casus mesajlarını çözmek için kullandılar.

Birleşik Devletler hükümetinin kanıtları, aşağıdaki üç deşifre edilmiş Atención mesajının örneklerini içeriyordu. (Orijinalin açık metinlerinin İspanyolca olup olmadığı bildirilmemiştir, “Kadın Günü” ifadesi buna işaret eder.)

★ “Joe ve Dennis ile arkadaşlığı güçlendirmeye öncelik ver ve devam et.”

★ “Hiçbir koşul altında Almanlar veya Castro, ayın 24, 25, 26 ve 27. günlerinde BTTR veya başka bir organizasyonla uçmamalıdır.” (BTTR, Castro’yu kurtarmaya çalışan Kardeşler grubudur.)

★ “Kadınların Uluslararası Günü için tüm kadın yoldaşlarını kutlarım.” (8 Mart’ta Uluslararası Kadınlar Günü için muhtemelen basit bir tebrik) [5]

Bir başka bilinen dava da 2001’deki Küba casuslarının yakalandığı ve kendilerine açılan davada kısa dalga yoluyla casusluk yaptıkları gerekçesiyle yargılanan “Küba Beşlisi”dir. Bu olayda sayı mesajları, radyo yayınları yoluyla casuslara gönderilmiş ve bir Toshiba dizüstü bilgisayarına girmiştir. Bu mesaj, daha sonra çözme anahtarını içeren özel bir disketle çözülmüştür.[8] Bu 5’li, Gerardo Hernández, Antonio Guerrero, Ramón Labañino, Fernando González ve René González’den oluşmaktadır. Cezalarını çekerek Küba’ya dönen René González ve Fernando González’den sonra hapiste kalan son üç kişi, ABD ve Küba Hükümetleri arasında yapılan gizli görüşmelerin ardından 17 Aralık 2014 günü serbest bırakılmıştır.[10]

2013 yılında bir Alman çifti, Rusya için casusluk yapmak ve askeri sırları onlara vermek gerekçesiyle yargılanmaya başlanmıştır. Onlar da kısa dalga mesajları almış ve bir tane de alırken yakalanmışlardı. Son olarak ünlü Rus casusluk ağının “radyogram” kullandığı açıklanmıştır.[8]

1980’lerde görevi İngiltere’ye yönelik sinyalleri engellemek ve bu sayı istasyonlarını tespit etmek olan eski bir GCHQ görevlisine göre bu istasyonlar, büyükelçiliklere yönelik şifreli yayınlar da yapmıştır.[4]

Sayı istasyonları, esasen korsan istasyonlardır. Yani ruhsatsız ve yasadışı olarak faaliyet gösterirler. Fakat hiçbir hükümet kuruluşu, onları kapatmaz. Çünkü büyük olasılıkla onları hükümetler yönetmektedir. Tabii ki hiçbir kurum ya da hükümet, resmi olarak sayı istasyonları için sorumluluk kabul etmez. Onlar, kesinlikle kayıt dışıdır.[2]

Bütün bu ipuçlarına rağmen, hiçbir hükümet, resmi olarak sayı istasyonları kullandığını itiraf ya da reddetmemiştir.[4]


Popüler Kültür
★ Fringe ve Lost gibi bilim kurgu dizilerinde sayı istasyonları üzerinde durulmuştur. Lost dizisinde 1960’larda insanlığının sonunu hesaplamak için çalışmalar yapan Matematikçi Enzo Valenzetti’nin oluşturduğu Valenzetti Denklemi’ndeki katsayılar, yine o yıllarda bilimsel bir girişim olan Dharma hareketi tarafından insan türünün ömrünü uzatmak amacıyla kullanılmıştır. Aynı sayı dizisi, Dharma hareketinin inşa ettiği bir istasyonun kapağının seri numarasını oluşturmuş, istasyon tamamlandıktan sonra ise bu sayılar, istasyonun bilgisayar protokolü için gerekli sayılar olarak kullanılmıştır.

Dharma hareketi, adadaki bir radyo istasyonundan bu sayıları yayınlar. Ada’nın olağandışı zaman akışı sayesinde bu sayılar, Danielle Rousseau’nun da içinde olduğu Fransız araştırma gemisi Bésixdouze’ye ulaşır ve onları adaya götürür. Bu yayınları duyan, sadece Bésixdouze değildir. İki ABD donanması personeli Sam Toomey ve Leonard Simms de yayınlardaki bu sayıları duyar. Toomey, bir yarışmayı kazanmak için sayı istasyonundan duyduğu bu sayıları kullanır ve bir dizi kötü şans birbirini izler ve en sonunda kendini öldürür. Hugo Reyes, aynı sayıları Leonard’dan duyar ve bu sayıları piyangoyu kazanmak için o da kullanır. Piyangoyu kazandıktan sonra yaşadığı talihsizlikler üzerine Hugo, bu sayıların “lanetli” olduğuna kanaat getirir.[11]

★ Fringe dizisinin 3. sezonun “6955 kHz” başlığını taşıyan 6. bölümünde sayı istasyonları konusu işlenmiştir. Bu sayı istasyonlarında bir dizi sayılar tekrar edilmektedir ve gizemli bir şekilde dinleyicilere “amnezi” (hafıza kaybı) yaşatmaktadır. Olayı soruşturan FBI ajanı Olivia Dunham, istasyona geldiğinde istasyon çalışanlarının öldürülmüş olduğunu görür ve istasyonda yayın ekipmanına bağlı garip bir kutu bulur. Olivia’nın çalışma arkadaşı Peter Bishop, eski kitaplar satan Edward Markham’ın da sayı istasyonlarını dinleyen çevrimiçi gurubun bir parçası olduğunu; fakat dinleyicilerin garip bir şekilde hafıza kaybına uğradıkları o gece bu sayıları dinlememiş olduğunu keşfeder.

Edward, sayı istasyonları ile ilgili teorisini Peter ve Olivia’ya anlatır. Bu teoriye göre kitlesel bir yok oluştan önce var olan ve ileri bir medeniyete sahip bir uygarlık olan “İlk İnsanlar”a ait bir işarettir. Edward, onlara bu “İlk İnsanlar”la ilgili bir kitap verir. Kitap, Peter’in babası Walter Bishop’a incelemesi için ulaştığı sırada; Peter, bu kitapta yer alan astrolojik çizelgelerde yer alan sayıların sayı istasyonundan yayınlanan sayılarla aynı olduğunu keşfeder.[12]

★ Treyarch ve Activision’un 2010 yılında piyasaya sürdüğü PC / konsol oyunu “Call of Duty: Black Ops”ta ana karakter Alex Mason, yakalanır ve Sovyet sayı istasyonundan yapılan yayınları anlamak için programlanır.

★ Rocksteady ve Warner Bros’un 2011 yılında piyasaya sürdüğü PC / konsol oyunu “Batman: Arkham City”de Batman’in gadget’larından birini kullanarak dinlenebilecek oyun içi sayı istasyonları şeklinde birkaç paskalya yumurtası vardır.

★ Başrollerinde Ted Levine ve Katia Winter’in rol aldığı 2013 yapımı Amerikan korku filmi “Banshee Chapter”de Nevaga’daki Black Rock (Kara Kaya) Çölü’nden yayın yapan bir sayı istasyonu anlatılmaktadır.

★ Bir Çin romanı olan “Mai Jia”nın ilk hikayesinde Çin’in düşman sayı istasyonlarını izlemek ve çözmekle görevli Özel Birim 701’e yer verilir. Roman, önce bir TV dizisine, sonra da bir filme aktarılmıştır.

★ Amerikan rock grubu Wilco’nun, 2001’de çıkardığı “Yankee Hotel Foxtrot” adlı albümü, adını bir sayı istasyonundan kaydedilen bir aktarımdan alıyordu.

★ Amerikalı müzisyen Neil Cicierega, “Transmission” adlı bir şarkı besteledi. Bu şarkıda sayı istasyonlarını parodileştirdi ve albümü olan “Mouth Silence” için aktarım benzeri efektler kullandı.

★ İzlandalı besteci Jóhann Jóhannsson, 2016 yılında çıkardığı “Orphée” adlı albümünün “A Song For Europa” adlı parçasında Alman sayı istasyonlarından örneklere dikkat çekti.

★ BBC Radio 4’te yayınlanan bir radyo piyesinde uzak bir köydeki bir sayı istasyonunu araştıran ve bu yayınları kaydetmekle görevlendirilen bir İngiliz hükümeti ajanının maceraları anlatıldı.[5]

 

[archive-org embed=The_Conet_Project-1681 width=640 height=480 playlist=true]

 

https://archive.org/details/The_Conet_Project-1681

Bir Cevap Yazın