Pisagor Teorime hepimizin matematikle ilk karşılaştığımızda öğrendiğimiz şeylerden birisidir. Sayıların Babası, Geometrinin Kucusu olarak anılan Pisagor, Anadolu’nun bir parçası sayabileceğimiz Samos Adası’nda doğmuştur.
Bugünden baktığımızda matematik, bilim ve sekülerlik birbirinin doğal parçaları olarak görülür. Fakat Pisagor döneminde durum böyle değildir. Pisagor kendilerine Mathematiki diyen bir tarikatın kurucusu ve üyesidir.
Pisagor ve öğrencileri doğanın temelinin matematiğe dayandığına, sayıların nihâî gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin tahmin edilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmışlardır.
Bu topluluğun kömün halinde yaşayan kadın ve erkek üyeleri et yemiyor. reenkarnasyona, ruhun ölümsüz olduğuna ve göç ettiğine inanıyor, bir hırka-bir lokma yaşıyordu.
Pisagorcuların çiğnenmesi hâlinde cezasının ölüm olduğu sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlar ve bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda şüphe duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti, çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu. Ayrıca Pisagorcular biri evden çıktığında öfke onun uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyon onlara matematik, tanrı ve Evren hakkında hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu.
Halka açıklanmayan keşifler
Pisagor ve takipçilerine görebeş temel geometrik şekil vardı ve dördü toprak, ateş, hava ve su ile ilişkiliydi.
Tüm maddeler bu dört elementten yapılmıştı. Beşinci temel şekil ise kozmos ile bağlantılıydı: Dodekahedran. Beşgenlerden oluşan 12 yüzeye sahip olan Dodekahedran ve onun kozmozla ilişkisini tehlikeli olabilecek bir bilgi olarak gördükleri için halka açıklamadılar.
Pisagorcular her şeyin temelini sayı olarak gördükleri için karakök ikinin irrasyonel olduğunu keşfettiklerinde tarikat ciddi bir krize girdi. Öğretileri zarar görmesin diye bunu da herkesten sakladılar.
